Siz bu satırları okurken Portekizli Ricardo Quaresma belki de Beşiktaş’a imza atmış olacak. Yine de kalbimdekini ve zihnimdekini buraya yazmalıyım: İnşallah imza atmamıştır,inşallah atmayacaktır.

Hiç kimse için ön yargılı değilim. Olaylara, kurallara, davranışlara, eylemlere ve söylemlere bakarak olabildiğince serin kanlı, akıllı yorumlar yapmaya çalışırım. Her zaman bir yanılma payı bırakırım. İnsanız ne de olsa… Hayat ders çıkaracağımız hatalarla dolu.

Anlaşılan o ki Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ve yönetici arkadaşları, 2012’de karşılıklı sözleşme feshiyle biten Quaresma macerasından bir ders çıkarmamışlar. Peki Quaresma çıkarmış mı? Şimdilik nedamet hisleriyle dönüşe razı görünüyor: “Beşiktaş’a borcum var, gelirim!”

Hayır, hiçbir borcu yok. Yönetimle karşılıklı fesih işlemi yaptıktan sonra bir anlamda helalleşmiş oluyorlar. Kimsenin kimseye borcu yok. Quaresma, Beşiktaş taraftarlarının, özellikle de Çarşı grubunun gönlünde bıraktığı boşluğu kast ediyorsa, buna bir itirazım olmaz. Şunu da bir kenara not edelim: Rakip kulüplerin takım kadrolarını güçlendirmek, yenilemek adına yaptıkları göz kamaştırıcı transferlere, özellikle Fenerbahçe’nin sarsıcı hamlelerine karşı bir denge tutturmak amaçlanıyor ve Beşiktaş taraftarının da umutlarını tazeleme gereği duyuluyorsa, çare Quaresma değildir.

Müflis değil

Porto’dan Barcelona’ya, Inter’den Chelsea’ye, oralardan Beşiktaş’a kadar gezip dolaştığı kulüplerin hiçbirinde Quaresma kalıcı bir değer kazanamadı. Attığı imzaların, aldığı paraların karşılığını veremedi. Cristiano Ronaldo’nun gölgesinde kaldı. Onun kariyerindeki hızlı gelişmeye ayak uyduramadı, yurttaşı ile rekabete girişemedi. Sürekli ikinci, üçüncü seçenek oldu. Geçen yıl Porto’da başarılı bir sezon geçirdiği söyleniyor, olabilir. Ama bu gelecek adına bir beklenti yaratmıyor.

Quaresma’nın Beşiktaş’a dönüşü iflas eden tüccarın eski defterleri karıştırmasına benziyor. Tam da burada bu eski deftere hiç gerek olmadığını düşünüyorum. Beşiktaş müflis bir tüccar değil. Sadece mali disiplinle yönetiliyor. UEFA’nın finansal fair play ilkelerine uygun davranması gerekiyor. Bu bir ceza değil, tedavi süreci.

O sürecin ilacı da Quaresma değil. Evet, zaman zaman attığı trivela goller keyif verebilir. Çalımları, asistleri elbette temaşa zevki yaratır. Bütün bunlar, Quaresma’ya bakılarak sezon planlaması yapmaya yeter mi? Yetmez.

Güvenemiyoruz

Beşiktaş’ta Türkiye’nin en öğretici, en yenileyen, en geliştiren hocası iş başında. Şenol Güneş hem Beşiktaş, hem de Türk futbolu için bir şanstır. Ama Quaresma Şenol Güneş için bir şans değildir. Hangi sorunları yaratacağını bilmiyoruz. Takım arkadaşları ile uyuşacak mı? Emin değiliz.

Açıkçası Quaresma’ya güvenemiyoruz. Çok dikkatli karar vermeli Başkan Orman’la Şenol Hoca… Aman ha!

——————–

Fenerbahçe’nin en stratejik sezonu

Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, belli ki geçen sezonun bitişinden çok önce yeni sezonun stratejisini belirlemiş.

Yirminci şampiyonluğu neden kaçırdığını, dördüncü yıldızı ezeli rakibi Galatasaray’a neden kaptırdığını çok iyi analiz etmiş. Tek başına mı karar verdi, yoksa yönetici arkadaşlarına, uzmanlara mı danıştı? Bilmiyoruz.

Temmuz 2015’te Fenerbahçe tarihine kalın harflerle yazılan yeni stratejinin en belirgin karakteri şöyle özetlenebilir:

– Futbolcuya dayalı sistem sonlanmıştır.

– Nani’den Van Persie’ye, Fabiano’dan De Souza’ya, Fernandao’dan Meireles’e uzanan renklenen ve derinleşen kadro en yüksek düzeyde “enternasyonal” bir takıma dönüşmüştür.

– Aziz Yıldırım, Sportif Direktör Terraneo ve Teknik Direktör Pereira’yı görevlendirirken, soyunma odası ve koridorlardaki “müdahil olma” geleneğini de (sanırım) sonlandırma kararı almıştır.

– Aziz Yıldırım’ın sezon sonunda çıkardığı en önemli derslerden biri de kaleci Muslera’nın Galatasaray’ın şampiyonluğuna yaptığı katkıdır. O nedenle Fabiano Riberio’yu Volkan’a ciddi bir alternatif olarak kiralamıştır.

– Fenerbahçe çılgınca para harcıyor olabilir. Ama bu parayı da borcu da yönetecek kabiliyete sahiptir. Artı, harcadığı her Euro’nun arkasında akıl vardır.

– Yıldırım ve ekibin bence tek endişesi var: Şampiyonlar Ligi ön elemesi. Orada takılırlarsa, zor atlatılacak bir travmaya uğrarlar. Takımın misyonu ve motivasyonu dağılır.

ATTİLA GÖKÇE- MİLLİYET

Önceki İçerikVan Persie, Sneijder’in rekorunu tarihe gömdü! Türkiye’nin artık en çok kazanan futbolcusu o!
Sonraki İçerikBeşiktaş’a Tolgay şoku! Antrenmanda sol diz çapraz bağları koptu, 6 ay yok…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz