Karar gazetesi yazarı Elif Çakır, Fatih Terim’le ilgili ikinci yazıyı kaleme aldı ve sorular yöneltti:

Madem ‘o iş öyle’ şu soruyu da cevaplasın Fatih Terim!

Olabilir, futbolun f’sinden anlamıyor olabilirim. Örneğin, sahayı üçe böldüğünüzde ‘savunma alanı’, ‘orta alan’, ‘hücum alanı’ neresidir göster deseniz, cevap olarak sadece ve sadece yüzünüze bön bön bakabilirim, dahası forvet, korner nedir bilmem. Rabona, trivela vuruşu nedir, nasıldır anlamam.

Velhasıl kelam, ülkemizin Milli Takımının hocası oluyor kendileri, ki günlerdir ortalarda görünmeyen Fatih Terim’in evvelsi gün yaptığı basın açıklamasında işaret buyurduğu üzere “futboldan anlamadığı halde mevzuya dahil olan” birkaç isimden birisi de ben oluyorum, affedersiniz.

Affedersiniz “futboldan anlamayan bir kişi” olarak bugün de mevzuya devam edeceğim.

***

Çünkü mevzu ne Fatih Terim’in Milli Takım’a yaptığı başarısız kadro seçimi, mevzu ne de Fatih Terim’in sahaya sürdüğü oyuncularla ilgili yapmış olduğu bir hata…

Mevzu ‘Milli Takım’ımızın hocalığını yapan, toplumun özellikle gençleri tarafından örnek alınan bir kişinin, kendisine, unvanına, sahip olduğu makama hiçbir şekilde yakışmayacak bir tavır sergilemesidir.

Bu olan biten karşısında Fatih Terim’e de yakışan, kendisinden beklenen mahcup bir şekilde çıkıp bir özür dilemekti. Kısa ve net. Bu kadar…

Zira yaptığı tavrın izah edilebilir, elle tutulur hiçbir yanı yoktu.

Doğrusunu söylemek gerekirse, günlerdir suskun olmasını, ortalarda görünmemesini de ‘mahcup’ olmasına vermiştim.

Değilmiş!

Fatih Terim günler sonra kameralar karşısına geçti! Ve düzenlediği basın toplantısını “Milli Takım Hocası” olarak değil “bir baba”, “bir aile reisi” olarak yaptığını söyledi.

Size bir şey söyleyeyim mi…

Keşke ‘izah edebilirim’ psikolojiyle çıkıp da öyle tuhaf, öyle garip, öyle çelişkilerden ibaret bir açıklama yapacağına yapmasaydı o basın toplantısını.

Keşke “her kadına, her kardeşe, her aileye saygı duyuyorum” sözünde samimi olduğuna inanabilseydik. Kutlasaydık kendisini. Mesela “Sokaktan geçen bir kadına hakaret edildiğini duysam ona sahip çıkarım” açıklamasını duyan M.K ne hissetmiştir acaba. M.K’yı biliyorsunuz. 2012 yılında Fatih Terim’e kendisine küfür ettiği iddiasıyla açtığı tazminat davasını kazanan kadın.

Keşke çıkıp da “Ailem benim için çok büyük bir değerdir, kimse benim aileme hakaret edemez” demeden önce birazcık düşünseydi.

Zira. Fatih Terim’in “ailem kutsaldır, değerlerim var, kimse aileme hakaret edemez” açıklaması anında akıllara, 2014 Türkiye Kazakistan maçı öncesinde “ailesine küfredildiği” için sessizce sahayı terk eden Volkan Demirel ve Fatih Terim’in Demirel’i bu hareketinden dolayı affetmemesini getirdi. Madem ki ‘o iş öyle’, ‘aile hassasiyeti’, ‘aile değeri’… Fatih Terim o halde 3 yıldır Volkan Demirel’e Milli Takım’ın kapılarını neden kapattığını da bir anlatsın. Kendisine sürekli soruluyor Volkan Demirel… Sinirlenip “Ahmeti Mehmeti değil de neden Volkan’ı soruyorsunuz” diye atar gider yapacağına sakin sakin bir cevaplasın. Belki “mekan basma” olayının perde arkası gibi bize anlatacağı başka şeyleri vardır Fatih Terim’in!

Aile hassasiyeti ise, aile değeri ise mevzu Volkan Demirel’in ailesi aile değil mi? Volkan Demirel’in hassasiyeti hassasiyet değil mi? Sonuçta ailesine hakaret edenlere yönelik bir şiddette falan da bulunmadı bildiğim kadarıyla. 

***

Keşke “pişman değilim, yine olsa yine yaparım” diyeceğine “oldukça pişmanım, öfkeme yenik düştüm, yapmamam gerekiyordu” diyebilseydi. Keşke binlerce kere özür dilerim diyebilseydi…

Zira.. Fatih Terim’in ısrarla özür dilememesi hemen akıllara 2016 Avrupa Şampiyonası sonrası kadroya alınmayan futbolcularla alakalı olarak söylediği “Hata bana karşı değil, Türk halkına yapıldı, bundan dolayı da halktan özür dilenmesi gerekir” açıklamasını getirdi.

Fatih Terim, Adanalı kebapçı Fatih Terim değil. Dolayısıyla Alaçatı’daki hadiseyi de mekanlar arası bir kavga olarak değerlendirmek mümkün değil. Topluma mal olmuş, topluma rol model olması gereken bir isim. Sıradan vatandaş bir vatandaş değil. 

Israrla “ben bir babayım” diyen Fatih Terim ya meseleyi anlamamış, ya da anlamazlığa yatıyor.

Bakınız Fatih Terim bey… 

İzmir Alaçatı’da bastığını mekanı Milli Takım Hocası Fatih Terim olarak değil de, vatandaş Fatih Terim olarak basmış olsaydınız, yargılama, soruşturma, ifade alma süreci tek taraflı mı işlerdi, çift taraflı mı?

Olay karakola intikal ettiğinde, karakol nöbetçi savcılığa bildirdiğinde “mekanı basan” kişi olarak siz ve  yanınızdakiler için TCK’nın ilgili maddeleri işleme konulur muydu, konulmaz mıydı?

Velhasıl Fatih Terim. Yapacağınız tek bir şey var. Şişik egonuzu bir kenara bırakıp, topluma mal olmuş bir isim olarak toplumdan açık açık özür dilemek.

Önceki İçerikİsveç basını şaşkın: Östersunds Galatasaray’ı nasıl eleyebildi?
Sonraki İçerikFehmi Özgüler: Galatasaray’ı neresinden tutayım? Tudor’la başlamak lazım, sonra da…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz