Herkes suçlu G.Saray masum!

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi saha içinde olaysız bitti. Yumruk yok, boğaz kesme yok, kan akmamış. Sanki olması gereken bu değilmiş gibi büyük bir Fair-Play örneği olarak algılanıyor.

Aziz Yıldırım ortaya bir laf atıyor, bir hafta boyunca herkes cevap veriyor. Dosttu, düşmandı polemiklerinin ardı arkası kesilmiyor. Sanırsınız gerçekten de alayı sıkı dost, alayı canciğer kuzu sarması, birbirlerini bir kaşık suda boğmayacaklar da biz yanlış anlıyoruz. Ama işte şurası gerçek. Hepsi melek, tek bir günah keçisi var. Aziz Yıldırım.

Ne güzel söylemiş atalarımız. Ölü evinde ağlanır, düğün evinde oynanır. Ağlayacağın yeri de eğleneceğin yeri de bileceksin.

Şampiyon olmuşsun, kupayı orada kaldırmak en doğal hakkın olabilir. Ama orada da cenaze var! Dostsan dostluğunu gösterirsin, saygı gösterirsin, sözde değil gerçek dostluğun en sağlam temellerini atmasını bilirsin, işi inada bindirmezsin. İşte bunun içindir ki herkes Süleyman Seba olamıyor. Olamadığı için de polemikler bitmiyor…

Bu kez de Galatasaray yöneticisi Nasuhi Sezgin çıkıyor, 2.5 liralık çayın, 4 liralık kahvenin muhabbetini yapıyor. “Çayımızı, kahvemizi kendi cebimizden para verip aldık” diyor.

Yetmiyor Fatih İşbecer çıkıyor, “Medeniyet kurallarının öngördüğü biçimde ağırlanmadık” diye dert yanıyor.

Ağırlandığınız yer protokol tribünü. O bölge Fenerbahçe’nin değil İstanbul Gençlik Hizmetleri Spor Müdürlüğü’nün sorumluluğunda. Para ödediyseniz o parayı sizden Fenerbahçe değil İl Müdürlüğü ya da işletmecisi aldı. Çay mı içtin, gazoz mu içtin, para ödedin mi, ödemedin mi Fenerbahçe’ye ne?

Sonra… Şikayet edip dert yanan siz. 3-4 lirayı konu yapan siz. Basına bu konuda demeç veren siz. Sonrasında da belki de işin gerçeğini öğrenip İl Müdürlüğü’nden neredeyse özür dileyen siz. Kendi yöneticilerinizin beyanlarını es geçip, her şeyden basını sorumlu tutup hedef saptıran yine siz.

Herkes suçlu siz masum!

GÜNEŞİN STOPERLERİ

Yine hakem kararları maça damga vursa da en keyifli futbol yine Beşiktaş maçındaydı. Final tadında maç oldu. Trabzon’dan sonra Kasımpaşa’da Beşiktaş’ı iyi analiz etmiş.

Şenol Güneş’in de dediği gibi Beşiktaş maçı kazanabilirdi de bir puanı uzatmada kurtardı. Yine de ‘1’, ‘0’dan iyidir. Şenol Hoca’nın en önemli özelliklerinden biri adaletli olması. Adaletli olduğu için de Kasımpaşa maçına çıkarken Antalya kadrosunu bozmadı. Doğru yaptı, yanlış yaptı tartışılır. Sosa-Töre ikilisi ile başlasa belki işler değişirdi.

Ama sezon başından bu yana dikkatimi çeken ve sürekli dile getirdiğim bir konu var. Savunma ikilisi. Rhodolfo-Ersan ilk 9 haftanın geneline bakarsanız iyi bir performans ortaya koydular. Rakiplerin bozamadığı bu ikiliyi geçen hafta İlker Meral tartışmalı bir kartla bozdu. Mecburiyetten forma şansı bulan isim Miloseviç. Ki başkanın büyük umutlarla transfer ettiği bir isim. Kadroda Franco’da var da Güneş’in kafasında O zaten yok.

Hocanın kararlarına, tercihlerine elbette saygı duyuyorum da Beşiktaş yıllardır en büyük darbeyi nereden yedi derseniz; stoper faciaları, kazaları, sakatlıkları, cezaları ilk üçe girer. Nasıl ki Cenk’ti, Kerim’di, Necip’ti banko forma şansı bulmasalar da hep hazır durumdalar, stoperler de acil ihtiyaç halinde hazır ve formda olmalılar. Miloseviç’i bir yıl sonra nihayet izledik. Peşin hükümlü olmayalım ama sırıttı!

Hoca hücum ağırlıklı futbol oynattığı gerekçesiyle bazı maçlarda stoperleri yedek kadroya bile yazmıyor. O anlar için Necip ile Atiba’ya güveniyor. Yanılmazsa sorun yok da geçmişte yanılan çok oldu.

MERİÇ MÜLDÜR- HABERTÜRK

Önceki İçerikHacıosmanoğlu, kadınlardan yazılı olarak da özür diledi…
Sonraki İçerikFenerbahçe, Juventus’un eski avukatı ile anlaştı! 500 milyon euroluk dava geliyor…

1 Yorum

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz