Fasit Daire!

Bir hakem, Türkiye Kupası’nda Sivasspor’un “Galatasaray’ı elemek için yapacağı son hamleye, 3’üncü golün kapısına getirdiği” maçta, turu, “resmen ve alenen” sarı-kırmızılı takıma hediye etti.
“Vermediği penaltı ve verdiği penaltı” ile, “Sivassporlulara, Galatasaray’ı eleyecekleri hamleyi ve de atabilecekleri üçüncü golü deneme imkanını bırakmadı”; çaldığı ve çalmadığı iki düdük ile “Ben bu işi Galatasaray lehine bitirdim” dedi!..
Bakınız, “içindeki cezalık hakaret ve tehdit sözleri hariç” Sivassporlular “ne söyledilerse” haklıdırlar!..
Sivasspor, “son hamleyi yapar mıydı, üçüncü golü atar mıydı ya da Galatasaray gerçek bir gol atar mıydı”, elbette bilemiyoruz, ama çok açık ve çok acı bir gerçek var ki; “bu sorunun cevabının saha içinde verilmesine” hakem müsaade etmedi!..
Yıllardan beri yazıp geliyoruz; “hakemlerimizin ezici bir çoğunluğu için öncelik ve ayrıcalık her zaman ve her zaman “3 Büyükler” olmuştur”; olmaya da devam etmektedir!..
Evet, spor talimatlarına göre “Her kulüp eşittir”, ama uygulamada “Bazıları daha eşittir!..”
İstanbul medyasının da tutumu budur, maçları yazan ve naklen yayınlayan spor sayfaları, TV ekranları için de “durum” budur!..
“O” verilmeyen penaltı” Galatasaray’ın olsaydı, “o verilen penaltı” ile Galatasaray elenseydi, “bugünkü meltemin hızı lodos fırtınası olarak” acaba kaç kilometreye çıkardı ve o lodos kaç çatıyı uçururdu?..
Ne var ki, “acı ve haksızlıklarla dolu tablonun baş sorumluları”, elbette Anadolu kulüplerinin yıllar yılı “başları eğik” uyum sağladıkları “Rabbena hep onlara” çarkının işlemesine, işletilmesine karşı çıkamayan, “bu fasit dairenin zincirlerini kıracak” federasyonları iş başına getiremeyen başkan ve yönetimleri ile, bizzat “kendileri!..”
İşte bu yüzden, canlar yanmaya devam eder, feryatlar göklere yükselir ama, “böyle gelmiş, böyle gider”; yazık!..

———–

Olmadı, Hamza Hocam!..

Neymiş, “Futbolcuları büyük mücadele vermişler ve finale yükselmişlermiş, onları kutluyormuş!..”
Ey sevgili Hamza Hocam, “bu sözler”, senin gibi “hak teslim eden” bir hocanın ağzına yakıştı mı?..
Kabul etmeliydin ki, sevgili Levent Tüzemen’in (Ben herhalde başka bir maç seyrettim) “maçın en yüksek notunu (7) verdiği” Emre Çolak ve de “birçok fırsatı gole çeviremeyen” futbolcularınla beraber “turu Sivasspor’a vermek için yapmadık hata bırakmadığınız” maçtaki bataktan, “Galatasaray’ı çekip çıkaran” senin futbolcuların değil, hakemdi!..
Eğer sahada “hakem gibi kararlar veren” bir hakem olsaydı, Galatasaray da, Fenerbahçe’nin duruma düşebilir ve finali Sivasspor ile Bursaspor oynarlardı!..

—————-

“Havuz Yazarları Derneği”, öyle mi?..

“Yüzlerce spor yazarını, yüzlerce genç sporcuyu çatısı altında toplayan” bunca yılın Türkiye Spor Yazarları ve Kulübü Derneği’ne “Havuz Yazarları Derneği” yaftasının “bir seçimi kazanmak uğruna manşetlerde asılmasını sağlayan” dernek üyesi, hatta yöneticisi arkadaşlarıma üç sorum var!..
Ey benim, “ilkeli, dürüst, cesur ve de basın hürriyeti mücahidi olarak” ortaya çıkan ve de “Derneğimize bu yaftanın asılması sürecinde iz’anı da, insafı da unutan” üyedaşlarım işte “ilk” iki sorum:
Düşünün ki, bir ev alacaksınız, “Paranız yetmiyor, kredi ile işi tamamlayacaksınız” ve de “banka kredisi için de gereken işlemleri tamamladınız!..”
“Kredi miktarı kadar parayı bankadan alıp, tapuya giderek, mal sahibinden evin tapusunu devralacağınız” günün öncesinde, “imzanızla”, bakınız “imzanızla” kelimesinin altını çiziyorum; gazetenizde, “o bankanın size krediyi verecek müdürü ya da genel müdürü hakkında” sonu mahkemeye varacak iddialarla dolu bir haber yazar mıydınız?..
Bıraktım, “kendi alacağınız evi” mesela “yazı işleri müdürü olduğunuz” gazete, “baskı makinelerini yenilemek için” A bankasından “neredeyse sıfır faizli, uzun vadeli bir kredi temin etmiş”, her şey tamam, makineler bu krediyle getirilip, matbaanıza monte edilecek. Tam bu sırada “kendi imzanız ile”, bakınız gene altını çiziyorum “kendi imzanız ile”, yazı işleri müdürü olduğunuz gazetede, o bankanın “genel müdürü ve müdürlüğü hakkında” sonu mahkemelere düşecek “ağır iddialarla dolu” bir haber, bir yorum yazar mıydınız?..
Dahası, “yazsanız bile” o haber, o yorum gazetenizde çıkar mıydı?..
Bakınız, “bu duruma taşıdığınız” olayda, üstelik “Haberi neden yazdınız” sorusu yokken, sadece “Elbette haberi koymanıza kimse karışamaz ve bir şey diyemez, ama bu derneğin, bu tesislerin sorumlu yöneticilerindensiniz, imzanızı koymasaydınız bari” eleştirisini, sonunda dönüp dolaşıp, “gazetenizde” hem de “Havuz Yazarları Derneği” yaftasına kadar getirmek, bilmem ki, vicdanınızı sızlatmıyor mu?..
Bu dernek, “bir seçimi kazanmak uğruna” bu şekilde nasıl karalanır?..
Bu dernek, aynı zamanda “spor kulübü” değil midir?..
Bu derneğin “yüzme branşı, yüzme okulu” yok mudur?..
Bu dernek, bugüne kadar yüzlerce, binlerce genci, çocuğu “yüzme branşında” kupalar, şampiyonluklar getiren sporcular yapmamış mıdır?..
Bu havuz, geceleri etrafında “Havuz partileri yapılsın” diye mi, yenilenmektedir?..
Bu derneğin, zaten “kamunun malı olan” ve “uzun süreli kiraladığı” bu tesisteki, “Can tehlikesi var, burada spor yapılamaz” raporları verilen havuzu yenilemek için, gene “devletten yardım alması” suç mudur? Bu girişimin “derneği küçültecek” bir tarafı var mıdır? Bu “yardım istediği” ve de “bu yardımın gazetede çıkan ‘imzalı’ haber yüzünden yapılmaması” üzerine, Başkan tarafından yapılan “yukarıda yazdığım eleştiri” bu “köklü” derneği “Havuz Yazarları Derneği” yapar mı?..
Devletin “spora katkısı”, Anayasa’nın ve kendi kanunlarının emri değil midir?..
“Son” sorum da şu; madem bu dernek, ‘Havuz Yazarları Derneği’; peki ama bu dernekte hâlâ nasıl kalıyorsunuz, iki satırlık bir istifa mektubu yazmak bile aklınıza gelmiyor mu?..”
Bakın işte ben açıklıyorum; “Derneği, manşetlerde ‘Havuz Yazarları Derneği’ ilân ettiren bu zihniyeti, 26 Mayıs’taki genel kurul yönetime getirirse”, işte o zaman “Genel Kurul, bu derneğin ‘Havuz Yazarları Derneği’ olduğunu onaylamış olacaktır” ki, ben “böyle bir dernekte bir dakika bile durmam!..”
Yeni gelecek “o yönetim”, bu satırları “istifa dilekçem olarak kabul edebilir”; sonrasını, yani Tüzük’te yazılı olan “bürokratik işlemleri” İstanbul’dan İzmir’e dönüşte ben yerine getireceğim!..
Bu sorular cevap bekliyor?..
TSYD Genel Kurulu’na giderken, “cevap bekleyen” bazı sorular var; madem iş gazete sayfalarına, manşetlerine kadar döküldü, biz de soralım:
Eğer, “Derneğimizin temiz kalması için mücadele ediyorsak”, öncelikle “Derneğimizle bir üniversitemiz arasındaki yapılan işbirliği protokolü” gereğince, “dernek üyelerinin çocuklarının eğitim ve burs alması konusunda”, bir “unvanlı yöneticimizin’ üniversitenin mütevelli heyeti başkanlığına “dernek üyesi olmayan” bir kişinin kızı için “dernek antetli kağıtla ve de unvanı, imzası ile” gönderdiği iddia edilen “Dernek üyemizin kızıdır” belgesinin “doğru olup olmadığını” araştırmamız, “doğruysa”, bu yöneticimizin Disiplin Kurulu’na verilmesi istememiz gerekmiyor mu?..
Dahası da var; İstanbul Şubesi Genel Kurulu’nda, ilan edilen genel kurul gündemi ile genel kurul divan başkanının uyguladığı gündem arasındaki farkın, “Faaliyet ve Denetim kurulu raporları hakkında görüşmeler” yazılı beşinci maddesinin Divan başkanının önündeki gündemde buharlaştırılması konusunda, “o seçimi kazanmış” bir başkanın ve yönetiminin söyleyeceği sözler ve “ilkeli duruş” yok mudur?..
Söyler misiniz bana, hangi dernekte, “faaliyet ve denetleme kurulu raporlarının görüşülmesi” maddesi buharlaştırılarak ve “üyelerin görüşlerini açıklamaları engellenerek”, ibra oylaması yapılır? Nerede ilkeliliğimiz, nerede “ifade özgürlüğü savunuculuğumuz?..”
Dahası da var; hangi dernekte, şube seçimlerinde “kurulların asil ve yedek üyelerinin sayısından misli misli fazla” ve hatta “numaralandırmaya bile gerek görülmeden” listelere yüzlerce ve yüzlerce isim yazılarak” adeta “oy avcılığına çıkılır” ve “böyle bir listeden bir delege listesi çıkarılarak genel merkez genel kuruluna gidilirse”; bitmedi; bu şube genel kurulu ve de böyle seçilmiş delegelerle yapılacak bir genel merkez genel kurulu nasıl geçerli sayılır?..
Bu son iki sorunun cevabını da, rica edelim, “hukukçu” üyelerimiz düşünsünler!..

ÖCAL ULUÇ- TÜRKİYE GAZETESİ

Önceki İçerikTSYD-Tivibu Ödül Töreni yapıldı, 2014’ün “en iyileri” ödüllerini aldı…
Sonraki İçerikTSYD Genel Merkez seçimleri salı günü yapılacak…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz