Akşam gazetesi spor yazarı ve Beşiktaş’ın eski tribün lideri Alen Markaryan, Siyah-Beyazlı savunmanın çelik gibi sağlam olduğunu yazdı ve ‘İnşallah satılmaz’ diyerek Marcelo’ya gönderme yaptı. Ancak Beşiktaş yönetimi bugün öğle saatlerinde Marcelo’yu 8.5 milyon euro bonservis karşılığında Lyon’a attı. İşte Markaryan’ın boşa çıkan temenni yazısı:

Meneviş Çeliği

Vakti zamanında,
Beşiktaş tribünlerinde söylenen
Kafiyesi bol
Müziği Mehter,
Dillere desten bir beste vardı.
Kalemizde panter Rasim var.
Geri dörtlü çelikten duvar.
Orta saha hepsi canavar.
İleride baba Bora var.
Pepe, Beşiktaş’a imzayı atınca
Bu beste düştü aklıma iyi mi.
Özellikle defans kısmı.
Barcelona’dan Adriano,
Madrid’ten Pepe.
‘Fenerbahçe’den bir tek adam isterim’ dediğim günlere mahsuben
Gökhan Gönül.
Ve Marcelo.
Bırak çelikten duvarı,
Meneviş çeliği maşallah.
****
Eğer Sahra Çölü’ne kar yağmazsa,
Fabri’ye de iş düşmez vallahi.
Mübalağa etmiyorum.
Çoğu üst düzey takımlarda bu defans kurgusu yok.
Dedim ya;
‘Kar yağmazsa!?’
Yağarsa…
Onu bilmem işte.
Velhasılı kelam Pepe’nin gelmesiyle,
Tecrübe olarak da
Vizyon olarak da.
Eldeki mevcut şöhretlerle beraber
Seviye atladık.
(Tabii inşallah Marcelo’yu satmazlar.
Yoksa Pepe’yi almanın bir esprisi kalmıyor bence.)
Avrupa’daki üst düzey maçlarda da
Yurt içindeki derbilerde de
Rakiplerin bakış açısı olarak da
Göz kamaştırmaktayız.
Lakin ödenen paralar
Öyle,
aldık geldik cinsten değil.
Çok yüksek.
Ama derseniz ki;
‘Bu tip adamları almazsak da
Seviye atlayamayız’
Ona da eyvallah.
Yani Türçesi, ‘Ne kadar ekmek o kadar köfte.’
Bu düzlemde,
Ben futbolcunun aldığıyla değil,
Verdiğiyle ilgilenmeye çalışıyorum.
En azından,
‘Aldığını veren düşünsün!’
Deyip anı yaşamaya bakıyorum.
Yoksa içinden çıkılacak gibi değil.
Haaa!
‘Kim diyorsanız bu adamlar!!!’
Ben terennüm ederim inceden.
Geri dörtlü çelikten duvar.

BALO 

Beşiktaş 2 senedir üst üste şampiyon oluyor.
Koltuklarımız kabarmıyor değil ha.
Hal böyleyken,
Ve nihayetinde bir kutlama düşünüldü.
Adına ‘Balo’ dendi.
‘Şampiyonluk balosu’
Eyvallah.
Lazım mıydı?
Ses çıkaran olmaz sanırım.
Herkes istediği gibi kutlar kutlayacağını.
Problem yok.
Bilet fiyatlarının yüksekliği de,
Gidenlerin cebiyle alakalı.
Yani ‘Nema problema!’
***
Seçkin davetliler katıldı.
Mensubu olduğum Akşam Gazetesi’nin sahibi,
Sayın Ethem Bey de oradaydı,
Eski başkanlarımızdan sayın Serdar Bilgili de.
Ve sayın Rahmi Koç.
Gözleri kamaştıran bir ortam.
Futbolcular,
Teknik ekip,
Ve çok sayıda gazeteci.
Peki kim yoktu?
Kim olmazsa olmazdı.
Bir tutam da kimin hakkıydı.
Oradan oraya koşturan.
Bazı üçkağıtçı topçular gibi,
O maç bu maç seçmeden,
Tribünleri dolduran,
Gönlünden, kalbinden
Ciğerinden veren,
Harcadıklarıyla kulübü ayakta tutan,
Taraftar tabii ki…
Çok değil,
Temsilen bir masa.
Ki bu taraftar,
Yüzüncü yıl balosuna da davet edilmemiş,
İnanılmaz üzücü bir ortam oluşmuştu.
***
Hani fena mı olurdu?
Tribünün tanınmış simalarından oluşan bir masa.
Belli bir saatten sonra,
Aynı kutlamalarda olduğu gibi,
Büyük bir deniz donanmasıyla,
Motorlarla, teknelerle…
Balonun yapıldığı otelin deniz tarafına yanaşılsa,
Bir ‘Siyah’ dense,
Karşıdan ‘Beyaz’ gelse,
Sitemler yok olsa.
Hayıflanmalar kaybolsa.
He!
Fena mı olurdu…
Fena mı olurdu,
Frak giyenle
Kot pantolonla dolaşan
Aynı besteyle coşsa,
Neyse!
Geçmişe çare yok.
Lakin bir dahaki sefer için
Akılda kalsın diye söylüyorum.
Mazur görün.
Yalnız şunu da söylemeden edemeyeceğim.
Tribünlerde değişen taraftar profiliyle beraber,
Sanki sınıfsal ayrımcılık da başlıyor gibi.
Bu şaşaa,
Bu taraftardan kopuş,
Beşiktaş’a göre değil,
Benden söylemesi.

Önceki İçerikNike AeroSwift Teknolojisi ile üretilen Galatasaray’ın dış saha formaları tanıtıldı
Sonraki İçerikAttila Gökçe’den çarpıcı bir Beşiktaş yazısı: Uykusuz kiracı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz