Usta gazeteci Ahmet Çakır, uzun yıllar birlikte çalıştığı Korkut Göze‘yi yazdı:

Yine mi Tugay Ahmet

Korkut Göze, bu meslekte tanıdığım muhteşem adamlar arasındaydı. 1985-88 arasında Hürriyet’te, 1990’da da Fotospor’da birlikte çalışabilmek benim için şanstı.

Beşiktaş’ta oynayabilecek düzeyde futbolcu olduğu, yani böyle bir geçmişi bulunduğu halde bundan hemen hiç sözetmezdi. Üstelik, sağ ayağıyla soluna tekme atan bir takım kazmaların “harika” futbol serüvenlerini dinleme sabrını da gösterirdi. Ama bunu gereğinden fazla uzattığınızda da taşı gediğine koymasını bilirdi.

Spor sayfaları bugünkü gibi değildi. Örneğin, Hürriyet’in tek spor sayfası vardı. Siyah Beyaz sayfaya Doğan Koloğlu’nun 21 haber sığdırabilme çabasına o da en güzel başlıkları bularak katılırdı.

Bizim ona kül yutturma girişimlerimize de sabırla karşı koyardı. Örneğin, ben Galatasaray idmanından doğru dürüst birşey çıkaramadan dönmüşsem, “Korkut abi, bu Tugay var ya, vallahi Prekazi’yi geçecek!” gibisinden bir pazarlama faaliyetine girişirdim. Gerçi böyle bir durum da vardı. Henüz 16-17 yaş aralığındaki Tugay’ın yaptıkları sadece Prekazi’yi değil top cambazı Arif Kocabıyık’ı bile şaşkına çevirirdi. Bunu anlatırken o da, “Peki Ahmet, haber ne?” diye sorduğunda omuzlarım düşerdi.

Kazım Kanat rahmetli de Beşiktaş idmanından eli boş döndüğünde, “Korkut abi, bir idman bir idman! İnan ki tekmeler havada uçtu. Ben böyle şey görmedim” gibisinden büyüklere masallar anlatır ama Korkut abi bunu yemezdi. Kazım’ı da kırmadan, “Peki Kazım, bunu yarım daktilo sayfası yaz!” derdi. Tabii yazılacak tek cümleden başka birşey olmadığından bir yandan da Beşiktaş’la ilgili bir haber aranırdı. O arada Fenerbahçe muhabiri Alaattin Metin’in başına dikilir, “Alaattin sen bu haberi yazacak mısın, yazmayacak mısın?” diye sıkıştırırdı…

Hergele dolu Babıali ortamında onun beyefendisi elbette ki mücevher gibi ışıldardı. İşini de öyle yapardı. Espri yapmayı, dalga geçmeyi de iyi bilirdi. Zaten bizim meslekte başka türlü nasıl yaşayabilirsiniz ki… Taş çatlasa 30-40 kelimeye hapsolmuş başlık arayışında usta bir balet gibi dansederdi. Keşke bunlardan bazılarını bir yerlere not etseydik… Bir GS-FB maçından sonra kazananın mutluluğunu kaybedenin dramanı 4 sözcükle anlatırken “Cim Bom Roma’ya, Fener komaya!” deyiverirdi. Verilen başlığın haberi ve olayı yeterince iyi anlatıp anlatmadığı konusunda çok titizdi. Bunu servisteki hemen herkese sorar ve kimin ne anladığını kestirerek başlığın yerini bulup bulmadığını denetlerdi.

Fotospor’da çalıştığımız dönemde başlıklar konusunda rahatlamış sayılırdı. Hürriyet’te 2-3 bilemedin en fazla 4 sözcükten oluşan başlıklar yerine burda biraz daha genişleme olacağı vardı. Vurdu, devirdi, ezdi geçti gibisinden bugün de her gazetede gördüklerimizin dışına çıkıp sporun ruhuna daha uygun başlıklar bulma çabasında onun kadar emek verenini göremezdiniz. Bunu kimse umursamasa da o çabasını sonuna kadar sürdürdü.

Yazmaya çok geç başladı. Gerçi o dönemde özellikle Hürriyet’te yaşı 50 olmadan kimseye yazdırılmazdı ama onun çok daha iyisini yazabileceği yazıları yıllarca sabırla okumak zorunda kalışı da sıkı bir azap sınavı sayılırdı. Yazar olarak ya da başka bir görevde herhangi bir hırsı yoktu, işini iyi yapmaktan başka derdi olmadı. Gazetecilikten ailesinin geçimini sağlamak dışında bir beklentisi de olmadı. Soylu bir alçakgönüllülük içinde yaşadı. Değerini ancak sarrafın anlayacağı türden adamdı.

Yazmadan edemeyeceğim, yıllarca Hürriyet’te çalışmış biri için lafı bile edilmemesi gereken bir otomobil edinme çabası sırasında biriktirmiş olduğu parayı, burada aktarmanın uygun olmayacağı şekilde yitirmesi, haliyle büyük üzüntü yaşamasına neden olmuştu. Paraya-pula değil insana değer vermesinin bedelini ödemişti adeta.

Spor gazeteciliği ortamında tanımaktan onur ve gurur duyduğum bir dostumdu. Mekanı cennet olsun, ışıklar içinde uyusun…

Önceki İçerikBeyaz Futbol’un yeni yorumcusu Gökmen Özdenak oldu. Özdenak ‘Ayı’ şarkısı ile karşılandı
Sonraki İçerikFanatik yenilendi… Gazetenin logosu değişti, logodaki Türk bayrağı kalktı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz