Analiz gazetesi yazarı Fatih Kuşçu, sponsorların Türk sporundaki gelişime katkısını yazdı:

Sponsorlar da ödüllendirilmeli

Türk Spor Ajansı’nın kurucusu Erdoğan Arıpınar, geçtiğimiz hafta “Türkiye’mizde Spor Artık Yalnız Futbol Değildir!” başlıklı yazısında özellikle 2000’li yıllar itibari ile, hemen her olimpik branşta yarışmacı bir ülkeye dönüştüğümüzü vurgulamıştı.

Değerli meslek büyüğüm, birkaç büyük başlığın ülkemizdeki öncülerindendir. TMOK Fair Play Konseyi, varlığını ona borçludur. Avrupa Fair Play Konseyi üyesidir. Özellikle ‘90’lı yıllar itibari ile Türk sporunu bugünlere çeken çok sayıda organizasyonun da mimarı ve uygulayıcısıdır. Dönemin spor yarışmaları, medya ve sponsor buluşmaları ile spor kamuoyuna ışık tutardı. Zaman içinde hem medya hem de sporun içerikleri değişim gösterdi, dönüştü. Fakat anlayış değişmedi daha da güçlendi. Spor, sponsorsuz olmaz. Sponsorsuz gelişmez. Bunu idrak eden büyük yapılar, kurumsal anlayış içinde spor ile ilişkilerini korur, sürdürür ve geliştirir. 

Bu nedenle; 25 yıldır, sporun pek çok alanına destek veren Vestel, “Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu’nun ana sponsoru oldu” haberi ile karşımıza çıkınca şaşırmıyoruz. 2024 Paralimpik Oyunları öncesi, engelli dünyasında çok yönlü gelişmelerle faaliyet sürdürülen bir ülkeyiz. Ömrünü bu alana adayan rahmetli Yavuz Kocaömer’i bir kez daha saygıyla anarak duruma bir bakalım. Son Dünya şampiyonu Ampute Futbol Milli Takımı başta olmak üzere 15 farklı branşta destek verilecek. Biz, 

Vestel markasını, voleyboldan e-spora; hentboldan bisiklete, jimnastikten yelkene 25 yıldır görüyoruz. 

Vestel Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Ergün Güler, “Sporun iyileştirici ve birleştirici rolünün her zamankinden daha kritik olacağına inanıyoruz” sözleriyle, yıkıcı depremin acılı günlerine de işaret ediyor. Ama sürdürülebilirlik, burada da gündemin ilk başlığı olarak karşımıza çıkıyor.

“Tüm iş süreçlerimizde olduğu gibi spor ile birlikteliklerimizde de anahtar kelimemiz ‘sürdürülebilirlik’. Spor yatırımlarımızı sürdürülebilir kıldığımız için desteklediğimiz spor dallarında bugün ülkemiz bir dünya markası oldu. “ diyor.

Çeyrek asırdan fazla, 27 yıldır Türkiye Futbol Federasyonu ile ilişkisini koruyan Mercedes-Benz, benzer vurgu ile sponsorluğunu iki yıl için daha yeniledi. TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Futbolda kalıcı ve sürdürülebilir başarı için, doğru iş birlikleri ve sponsorluklar büyük bir önem taşıyor”  diyerek TFF vizyonunu bütünleştiriyordu. Mercedes-Benz, 1996 yılından bu yana  erkek milli takımlarının destekçisiydi.  Şimdi sözleşmeye, Kadın Milli Futbol Takımı ve e-Milli Futbol Takımı da dahil edildi. 

Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Cumhuriyetin ve TFF’nin 100. yılında,  “Futbolun Değişmeyen Yıldızı” sloganı ile TFF’nin en uzun süreli destekçisi olmaktan gurur duyduklarını ifade etti. Bu anlaşma, tamamen elektrikli otomobilleri de kapsıyor. Yani sürdürülebilirlik anlayışı, TFF’de de her alana yayılıyor.

Spor sponsorluklarla yaşıyor, gelişiyor, yarına yürüyor. Bu durum, FIFA için de FIVB için de FIBA için de IOC için de geçerli. Her ölçekte destek değerli, karşılığı sporun varlığı ve kamu faydasıdır. Aynı zamanda sorumluluktur. Desteği alanlar, sponsoruna da sorumludur. Büyük resme baktığımızda da Erdoğan Arıpınar ustanın dediği gibi, sporumuz her alanda ve hızla gelişmektedir. İşte bu nedenle, eski bir çağrıyı yineleme zamanıdır. Organizasyonlar, sponsorları da ödüllendirmelidir. 

++++++

Lale Orta ve korkular

TFF MHK Başkanı Lale Orta göreve geldiği gün tartışılmaya başlandı. Tıpkı göreve gelen tüm eski MHK başkanları gibi. Hemen hepsi, hakem camiası içinden gelirdi ve herkes, neden göreve getirilmemesi gerektiğini bilir gibi konuşurdu. Lale Orta da öyle başladı. “Yanılıyorsunuz, ben taraflı, iç hesaplı, gizli ajandalı olmam” demek için çırpınmaya başladı. Oysa, tarihteki tüm MHK başkanlarını toplasak durum değişmeyecekti. Çünkü sorun MHK başkanları değil. Hakem kalitemiz ortada. Yükseltilmeli. Bugünden yarına olmayacak. Ama gelişmeli. Yanlışlar yaptı Lale Orta, destek görmeden çırpınırken suya battı. “Ben zaman gösteririm” diye bağıran saat gibi, gereksiz işlevler üretti, yanlış yaptı. Korkularının esiri oldu. Çünkü, korkularına esir ettik. Her yöneticiye yapıldığı gibi. Kendi liyakatini sorgular hale dönüştürdük. Mesele temel anlayış meselesidir. Lale Orta’yı kendine kurban ettiren de sistemin ta kendisi ve bu kadük sistemden menfaat üretenlerdir.


Önceki İçerikŞampiyon kadın güreşçilerimiz Nesrin Baş ve Ebru Dağbaşı D-Smart’a konuk oldu
Sonraki İçerikAziz Yıldırım, 3 Temmuz için açtığı tazminat davasını kazandı. Cezaevinde yattığı 364 gün için 108 bin TL alacak

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz