Fenerbahçe ile Digiturk’ün spor kanalı beIN Sports arasındaki gerilim dünyaca ünlü The New York Times gazetesine haber oldu. Tariq Panja imzalı yazıda Türk futbolundaki bu kaos irdelendi:

360 Milyon Dolarlık TV Anlaşmasını Tehdit Eden Komplo

10 Mart 2021 / Tariq Panja


Üst düzey bir Türk futbol takımı ile ligin yayıncısı arasındaki bir kavga, tezahürat kayıtlarına, zamanlamalara ve kulüplerin arasındaki rekabete dayanıyor. Ama bu kavganın maliyeti çok büyük olabilir.

Rahatsız edici tezahürat, Türkiye Ligi maçları sırasında birileri fark edene kadar aylarca oynatıldı. Türkiye’nin dört bir yanındaki stadyumlarda sıkça duyulan bir varyasyon olan nakarat, ülkenin en büyük ve en zengin kulüplerinden biri olan Fenerbahçe’ye yönelik bir küfür ile sona eriyor.

Önceden kaydedilmiş tezahürat, koronavirüs döneminde bir kaç aydır boş stadyumlarda oynanan sporlar müsabakalarının adeta film müziği haline geldi. Ve aylarca, Türkiye’de kimse bir şey söylemedi – ta ki Ocak ayında ligin iki takımı arasındaki maç sırasında keskin kulaklı bir izleyici bu tezahüratı fark edene kadar.

Milyonlarca tutkulu taraftarı olan ve Türkiye’nin en zengin adamlarından biri tarafından yönetilen Türk futbol takımı Fenerbahçe’yi, dünyanın en büyük spor hakları yatırımcılarından biri olan beIN Media Group ile karşı karşıya getiren, gittikçe sertleşen tartışmanın son parlama noktası da bu oldu.

Fenerbahçe, beIN Sports Türkiye iştiraki aracılığıyla Katar merkezli yayıncının kulübe karşı bir gündemi olduğuna dair uzun süredir devam eden inancının kanıtı olarak tezahüratların yayınlanmasını öne sürdü. Kavga röportajları sabote etti ve saha içindeki protestolarla devam etti. Adaletsizlik algısı yarattı ve son olarak bir Türk mahkemesinde görülen bir dava olarak karşımıza çıktı. Bu, tüm lig için ciddi mali sonuçlar doğurabilir ve kulüp, geri adım atacağına dair herhangi bir sinyal vermedi.


Fenerbahçe’nin, Genel Sekreteri Burak Çağlan Kızılhan’a atfettiği yorumlarda, “tüm bu ardışık olayları insani hatalar olarak düşünmek çok naif olurdu” dendi. “Argümanlarımızın son derece geçerli ve ilgili olduğuna inanıyoruz.”

Türkiye’nin en büyük kulüplerinden biri ile ligin resmi yayıncı kuruluşu arasındaki gerginlik, Türk futbolu için hassas bir döneme denk geldi. beIN Sports, yerel iştiraki aracılığıyla, lig maçlarının televizyon hakları için yaklaşık 360 milyon dolar ödüyor.

Şu anda, Fenerbahçe de dahil olmak üzere Türkiye’nin en büyük takımlarının büyük bir kısmı borç içinde ve lig için yeni bir televizyon hakları satışı planlanıyor. Ve beIN, Türk futbolunun içinde yer almanın bu sıkıntılara değip değmeyeceğinin hesaplarını yapıyor.

Bir beIN Media Group sözcüsü, Fenerbahçe’nin suçlamalarıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Neden kasıtlı olarak Türkiye’nin en büyük kulüplerinden birini haklarından mahrum etmeye çalışalım? Ticari veya başka türlü hiçbir anlam ifade etmiyor.” 
Bu makale için röportaj yapılan birçok kişi gibi, yukarıdaki yorumları yapan sözcü de (beIN)Fenerbahçe ve taraftarlarının gazabına uğramamak için isminin kullanılmamasını istedi.

En son yaşanan tartışmadan önce bile, durum beIN yöneticilerinin dikkatlerinin dağılmasına yol açmıştı. Fenerbahçe, Başkanı Ali Koç aracılığıyla aylarca beIN hakkında iddialarda bulundu. Örneğin takım defalarca beIN’i; Fenerbahçe maçlarında kamera açılarını ve pozisyon tekrarlarını özellikle seçmekle ya da kulübün lehine ve aleyhine olumsuz bir doğrultuda karar vermekle ya da alternatif olarak rakiplerinin olumlu yönlerini vurgulamakla suçladı.

Bunun karşılığında Fenerbahçe, sosyal medyada milyonlarca takipçisi tarafından desteklenen etiket kampanyaları düzenledi, oyuncularına beIN karşıtı kıyafetler ve hatta beIN tarafından yapılan röportajlarda “beFAIR” yazan logolu tişörtler giydirdi. Kulüp, Ocak ayında eski Arsenal yıldızı Mesut Özil ile sözleşme imzaladığında, ligin resmi yayıncısı beIN Sports’un muhabirlerinin imza törenine katılmasına izin verilmedi.

beIN, tansiyonu azaltmak için boş yere çaba sarfetti. Taraftar seslerindeki kötü tezahüratın ortaya çıkmasının ardından, beIN yetkilileri hemen bir özür mesajı yayınladı. Ancak bu açıklama, olayı yatıştırmak yerine daha fazla öfke uyandırdı.

Fenerbahçe’ye göre bu özür mesajı, kasıtlı olarak 19:05’te yayınlanmıştı. Kulüp, bu zamanlamanın tesadüf olmadığını, 1905’in en büyük rakipleri Galatasaray’ın kuruluş yılı olduğunu iddia etti. Kulübe göre beIN’in özür mesajı bile ajandalarının bir tezahürü niteliğindeydi.

Sadece Türk futboluna ayrılmış en geniş kapsamlı İngilizce web sitesi olan “Turkish Football’un kurucularından Emre Sarıgül’e göre “Komplo teorileri ve paranoya Türkiye’deki kültürün bir parçası”

Sarıgül, ligin tepesindeki entrikaları, eylemlerin maksimum tepkiyi uyandırmak için sık sık koreografiye tabi tutulduğu popüler Amerikan güreşi W.W.E.’ye benzeterek “Bu bir eğlence,” dedi ve ekledi: “Genelikle sahadaki futbolu değil, dramayı izlemek için maça gidiliyor.”

“Bir şeyler ters gittiğinde –başkalarını- suçluyorsunuz. Ama kimse, bu -başkalarının- kim olduğunu bilmiyor.”

Faaliyet gösterdiği diğer pazarlarda da zorlu durumlarla karşılaşmış bir uluslararası yayıncı olmasına rağmen beIN için Türkiye’deki deneyimi şaşırtıcı. Şirket, Fenerbahçe karşıtı tezahüratların yayına nasıl yansıdığına dair bir araştırma yaptı ve insan hatasından kaynaklandığı sonucuna vardı. Fenerbahçe’ye karşı uzlaşmacı bir jest gibi görünen bu incelemenin ardından hatadan sorumlu olan iki personeli işten çıkardı. Ancak iki çalışanın da Fenerbahçe taraftarı olduğu ortaya çıktı ve bu durum Kulüp’ün iddialarını yeniden canlandırmasına neden oldu.

Sonuç olarak beIN, bu mücadeleden ve ligden uzaklaşmayı değerlendiriyor. Katar devleti tarafından finanse edilen ağ, yapmış olduğu iş anlaşmalarından gördüğü zararları her zaman telafi etti. Ancak uzun süredir devam eden bir korsan yayıncılık sorunu nedeniyle bazı iş anlaşmalarından çekildi ve personel sayısını azalttı. Almanya ve İtalya’daki üst düzey futbol yayın hakları anlaşmalarının sona ermesine izin verdi ve kısa süre önce Formula 1 yayın hakları anlaşmasından da çekildi.

Türkiye’deki ihtilaf beIN yöneticilerine zarar verdi. beIN’in bazı Türk olmayan personeli ülkedeki görevlerinden ayrıldı. Rashed Al-Marri, Türkiye’deki operasyonların sorumluluğunu üstlenmek ve özellikle Fenerbahçe ile ilişkileri geliştirmek için Doha’dan Türkiye’ye atandı. Buna karşın atılan hiçbir adım tansiyonu düşürmüyor gibi görünüyor.

Şubat ayı sonlarında şirket, Fenerbahçe’nin, stadyumunda ve sosyal medya kanallarında beIN logosunun renklerini kullanarak hazırladığı sloganlarla ve “beFAIR” logosunu değiştirerek haftalarca sürdürdüğü protestoya daha fazla devam etmesini önlemek amacıyla mahkemeye başvurdu.

Sonuç olarak elektronik reklam panoları ve futbolcuların giydiği t-shirt’ler üzerinden yürütülen “beFAIR” sloganlı protesto beIN’in abonelerine ulaştı. 

Logonun kullanıldığı protestolar beIN’i; maçları ve Fenerbahçeli sporcularla yaptığı özel röportajları yayınlama şeklini değiştirmeye zorladı. Yönetmenlerden oyuncuların sahadaki ısınma görüntülerini ve röportajları yayınlarken beFAIR logosunun göründüğü çekimlere yer vermemeleri istendi. Sloganları canlı yayının dışında tutmak daha da zor oldu.

The New York Times’ın protesto kampanyasının nedenini açıklaması için sorular gönderdiği Fenerbahçe’nin yanıt vermesi ise birkaç hafta sürdü. Kulüp daha sonra beIN’in kendilerini nasıl görmezden geldiğine dair çok sayıda ayrıntıya yer veren sayfalarca uzunlukta yazılı bir yanıt gönderdi.

Fenerbahçe’nin tepkisi komplo teorisi diline dayanıyor. Fenerbahçe Genel Sekreteri Kızılhan, “İddialarımız tek tek ele alınırsa, pek bir anlam ifade etmeyecek” diyor ve ekliyor: “Ama onları bir yapbozun parçaları olarak gördüğünüzde, büyük resim açıkça ortaya çıkıyor.”

Kızılhan, “Türk futboluna özgü net bir bilgiye sahip olmadan” bu protestonun bazı nüanslarını anlamanın zorluğunu kabul ediyor.

Bu nüanslardan biri Fenerbahçe’nin Galatasaray ile rekabeti. Kulüp, beIN’in Türkiye operasyonunun rakibine sempati duyan kişilerle dolu olduğunu belirtiyor ve bu kişilerin sezonu sabote etmeye çalıştığı suçlamasını sürdürüyor. (Bu suçlama taraftara yönelik bir mesaj da içeriyor: Fenerbahçe 2014’ten beri lig şampiyonluğu kazanamadı ve Türkiye’nin en zengin adamlarından biri olan Koç, gelecek yıldan itibaren bir dönem daha kulüp başkanlığında kalacak.)

Eski bir Galatasaray yetkilisi olan ve şu anda beIN’de spor haklarından sorumlu olaran çalışan Hande Sümertaş da dahil olmak üzere bazı beIN yöneticileri doğrudan hedef alınıyor. Twitter’daki Türkiye Gündeminde ismi düzenli olarak yer alan Sümertaş, taraftarların tepkisi için bir paratoner haline geldi.

Bu yılın başlarında eski bir hakem olan TV yorumcusu, Sümertaş’ı “beyinsiz” diye aşağıladığında işler doruğa ulaştı. beIN bunun üzerine sert bir bildiri yayınladı, Sümertaş’ı savunmak için tüm imkanlarını kullanacağı sözünü verdi ve Sümertaş’ın görevinin kendisine yayınlar üzerinde hiçbir kontrol sağlamadığını vurguladı.

Ancak Kızılhan’ın, Sümertaş’ın Galatasaray’daki geçmiş görevleri nedeniyle tarafsız olarak olarak çalışamadığı yönündeki iddiası, Fenerbahçe’nin bu konuda kararlı olduğunu gösteriyor.

Kızılhan, “Endişelerimiz ve iddialarımız belirli kişilerle ilgili değil, kulübümüze yönelik sistematik bir yaklaşımla ilgili” dedi ve ekledi: “BeIN Sports’un, işe alım süreçlerini ve insan kaynaklarını yeniden değerlendirmesi akıllıca olacaktır.”

Üst düzey takımlarından herhangi birinin devasa taraftar kitlesini kızdırmamak için ince bir çizgi izleyen Türkiye Futbol Federasyonu, bu konudan uzak durmaya çalışıyor. Ancak Ocak ayı sonlarında Başkan Nihat Özdemir’e bu anlaşmazlık soruldu. Özdemir, Fenerbahçe karşıtı tezahüratların kasıtlı olarak yayınlandığına inanmadığını belirterek, Türk futbolu ile beIN Sports arasındaki ilişkinin karşılıklı fayda sağladığını söyledi. “Buradan çıkmak isteyeceklerini sanmıyorum,” dedi.

Ancak beIN’in yeni yöneticisi Al-Marri, Fenerbahçe yönetimiyle görüşmüş olmasına rağmen, ilişkilerde düzelme belirtisi görülmüyor.

beFAIR logosunun kullanımını yasaklayan geçen haftaki mahkeme kararının ardından Fenerbahçe sadece protestolarının dilini değiştirdi. Perşembe günü, ihtiyati tedbir kararından bu yana ilk iç saha maçına çıkan Fenerbahçe, stadyumu yeni protesto sloganlarıyla süsledi. Şükrü Saraçoğlu Stadyumu’ndaki koltukları örten bir mesaj Fenerbahçe taraftarlarına “oyunlarını bozma” çağrısında bulundu.

Daha karanlık olan bir diğeri ise uyarıydı: “Fenerbahçe’ye meydan okunamaz!”

Önceki İçerikRasim Öztekin son yolculuğuna Türk bayrağı ve Galatasaray bayrağı ile uğurlandı
Sonraki İçerikTSYD Ankara Şubesi Asbaşkanı Nihat Uçar vefat etti

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz