Süper Lig’de araya etkili futbolu ile yükselişte giren Galatasaray, 15. haftaya İstanbulspor galibiyeti ile döndü. Bülent Tuncay maçı Karar için kaleme aldı:

Ders maçı

Bıraktığı yerden başlamak… Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın Dünya Kupası arasında futbola dünya kadar ara verdiğinin anlaşıldığı lige Galatasaray nasıl başlayacaktı? Üstelik de Icardi’nin yokluğunda.
Maç başladığında görüldü ki, hazırlık maçlarındaki Galatasaray gitmiş, ligin 14. Haftasındaki Galatasaray gelmişti. Rakip de ligin zayıf ekiplerinden biri olunca ortaya bol gol pozisyonlu, zevkli bir maç çıktı.
İlk yarıda İstanbulspor karşısında mutlak bir üstünlük kuran Galatasaray, Gomis’le iki gol bulurken, yine Gomis’in iki şutu direkten döndü, Gomis’in karşı karşıyayken bir şutunu ise kaleci son anda çıkardı. Eğer Gomis biraz şanslı/becerikli olsa ilk yarıda beş gol atarak kendi açısında bir tarih yazabilirdi. İstanbulspor iştahlı ve yüksek tempolu Galatasaray karşısında ancak ilk yarının sonlarına doğru baş kaldırabildi ve rakip kalede görünebilirdi.
Maçın ikinci yarısında da Galatasaray’ın baskısı ve gol arayışları vardı. İki bek Boey ve Kazım Can sık sık ileri çıkarak hücumda zenginlik yaratıyor, Mertens rakip takım savunmasının önünde sürekli koşular yaparak gedikler açıyor, bazen o gediklerden kendi giriyordu. Konuk ekip, güç farkının bariz olduğu maçta çok da fazla direnç gösteremiyordu. Ancak futboldaki temel kural, düdük çalmadan maçın bitmeyeceğiydi.
Rakibin zayıflığının rehavetine giren Galatasaray 81. dakikada yediği golle şoke oldu. Mehmet Yeşil oyuna girer girmez tabelayı değiştirdi. Duran bir toptan bu kadar kolay bir kafa golü yemek, yanlış pozisyon alan, adam ve alan savunması yapmayan Sarı-Kırmızılı takıma önemli bir uyarıydı. İstanbulspor, Süper Lig düzeyinde bir kadroya sahip olsa, Alanyaspor’un yaptığı gibi skoru 2-0’dan 2-2’ye getirerek Nef Stadyumu’nda tatsız bir sürprize imza atabilirdi. Nitekim puan alabileceği pozisyonu da buldu. Ki, iyi oynayan takımlar oyundan düştüğünde bu tür zaaflara sıklıkla düşebilirler.
Galatasaray açısından üç puandan daha çok, çıkarılacak dersler alınan bir maçtı. Rakibi küçümsememenin gerektiği, çok etkili bir olsanız bile bunu skora yansıtma zorunluluğu, 2-0’ın bile üç puanı almak için yetmeyebileceği anlaşıldı.
Son bir söz de Torreira’ya. Profesyonel bir futbolcu, hakemin gösterdiği yerden çıkmayarak nasıl bu kadar kolay bir kart görerek cezalı duruma düşer, anlaşılır gibi değil. Eğer amacı, perşembe günkü Sivas deplasmanında olmamaksa bu not bir gün karşısına çıkar, haberi olsun.

Önceki İçerikMehmet Kemal Özkan ve Murat Açıkgözoğlu’nun 944 sayfalık dev eseri; ”Cumhuriyet’in 100. Yılında Türk Futbolunun 100 Akı” kitabı çıktı
Sonraki İçerikYusuf Namoğlu, VAR sisteminin Türkiye’deki gelişim sürecini anlattı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz