Bülent Tuncay, Galatasaray’ın Kadıköy’de 3-1 kazandığı derbiyi yazdı:
Okan Buruk’un savaş makinası
Fenerbahçe için Jose Mourinho ile başlayan yeni umutlar ve yeni bir sayfa vardı. Galatasaray’ın son çeyrek yüzyıla damgasını vuran ve son yıllarda iyice artan üstünlüğünü kırmak için Mourinho’dan çok şey bekleniyordu. Mourinho ise futbolda sihirin olmadığını biliyordu, takımının üzerindeki gerilimi almak için derbiye sıradan maç muamelesi yapıyordu. Özel bir hazırlık yapmadığını söylüyordu. Maç başladığında gerçekten de özel bir hazırlık yapmadığı görüldü! Kadroda da, oyun sisteminde de sürprizler yoktu.
Okan Buruk ise derbiye daha çok ‘kafa yormuş’ gibiydi. Gaziantep FK maçında ve haftaiçi antrenmanlarında 3-5-2’yi denemişti ama maça klasik oyun planıyla başladı. Üçlü savunma oynamak büyük bir uyum ve fiziksel güç gerektirir. Igor Tudor da Galatasaray’ı çalıştırırken oturmaya başlayan sistemini değiştirmiş, faturasını ödemişti. Fenerbahçe’de de Jorge Jesus aynı hatayı yapmıştı. Okan Buruk bu riske girmedi, klasik sisteminden vazgeçmedi.
Maçın ilk bölümünde Fenerbahçe en güçlü olduğu kanattan Maximin’le, Galatasaray’ın en zayıf noktası olan Kaan Ayhan’ı zorluyordu. Maximin müthiş bir eforla Galatasaray savunmasının dengesini zorladı, Sarı Kırmızılılar onu ancak Davinson’un da ona yakın oynaması ile durdurabilir. Fenerbahçe’yi asıl durduran ise Maximin’in enerjisine takımın ayak uyduramaması idi. Sarı Lacivertliler buna karşın Osterwolde ve Szymanski ile net pozisyonlar buldu ancak golü bulamadı.
Maçın ilk yarısında Galatasaray da Fenerbahçe gibi 2-3 net pozisyon üretti ama aradaki fark Galatasaray’ın 2 gol üretebilmesiydi. İlk golde Livakoviç’e çarpan topun ağlara gitmesi Fenerbahçe’nin şanssızlığı idi ama Torreira’nın nefis şutunun da hakkını vermek gerekirdi. Galatasaray’ın 2. golü ise akıl ve uyumun eseriydi. Fenerbahçe savunmasını boş koşuları ile yoran Osimhen ikinci golde göğsüyle nefis bir pas çıkardı, Mertens de soğukkanlılıkla topu kalecinin üzerinden aşırttı. Napoli’den takım arkadaşı ikili benzer bir uyumda üçüncü golü de de üretecekti ama Mertens topu dışarı attı.
Galatasaray ilk yarıda topu daha etkili kullanan, yardımlaşan ve ne yaptığını bilen taraftı. Fenerbahçe ise evindeki maçta rakibine üstünlük kurmaktan uzaktı. Fred- İsmail ikilisi orta sahada Torreira- Sara ikilisi karşısında etkisiz kalınca, Tadic- Dzeko emekli kontenjanından kadrodaymış gibi oynayınca Galatasaray ilk 45 dakikayı önde kapadı.
Fenerbahçe ikinci yarıya Amrabat ile başlarken daha istekli ve ataktı ama Galatasaray savunma hattında delik açamıyordu. Fenerbahçe’nin savunması ileri çıkıp açık alanda oynamaya başlayınca daha çok hata da yapmaya başlamıştı. Yunus’un taşıdığı topta Osimhen’in kaçırdığı gol fırsatı böyle bir hatadan gelmişti. Sarı Kırmızılılarda farkı 3’e çıkaran gol yine bir orta saha futbolcusundan geldi. Son iki haftanın yıldızı Sara nefis bir gole imza atarak skoru 3-0’a getirdi.
Fenerbahçe uğraşıyor ama Galatasaray’ın oyundaki üstünlüğünü kıramıyordu. Jose Mourinho, Tadic- İrfan Can hamlesini yaptığında çok geç kalmıştı, yürüyen ve çok etkisiz kalan Tadic’e çook uzun süre tahammül etmişti.
Sarı Lacivertliler moral bozucu farka rağmen maçtan kopmadı ve Dzeko’nun penaltı golüyle tekrar oyuna asıldı. Ama karşısında çelikleşen bir savunma hattı bulmuştu. Üstelik Fenerbahçe savunma hattında geniş boşluklar bulan Galatasaray tehlikeli ataklarla geliyordu. Yunus’un ofsayt nedeniyle iptal edilen golü tabelanın her an yeniden değişebileceğinin işaretiydi.
Mourinho kaybedecek bir şeyi kalmadıktan sonra oyun planından vazgeçip şapkasından tavşan çıkarmaya karar verdi. En-Nesyri’yi de oyuna atıp çift santrfora döndü. Ama tren kaçmıştı.
Galatasaray’da aksayan, vasat oynayan isim yoktu. Takım olarak kazandılar. Fenerbahçe’de ise Maximin dışında etkili isim yoktu, takım olarak kaybettiler.
Sonuç olarak Jose Mourinho’nun makina düzeninde işleyen Galatasaray’a karşı bir planının olmadığı ortaya çıktı. Gerçekten de rakibini yatarak izlemiş!
Buna karşın Okan Buruk’un takımı her geçen gün; Büyük İskender’in, Cengiz Han’ın, Timur’un yenilmez fetih ordularına, savaş makinalarına dönüşmeye başladı. Fenerbahçe ne yaparsa yapsın, kadrosundan hocasına kimi alırsa alsın bu makina karşısında sonuç alamıyor.
- Haftada lig bitmez, bu yenilgi ile Fenerbahçe de bitmez ama anlaşılan işleri artık daha zor olacak. Görünen o ki Galatasaray’ın karşısındaki en ciddi tehlike olarak, Süper Kupa’da kendisine ağır bir ders veren Beşiktaş kalacak.