Türk spor basınının duayen ismi Orhan Ayhan, TSYD Dergisi’ne konuştu:

Türkiye radyo ve televizyonlarının ünlü spikerlerinden, Spor Basınının
duayenlerinden ve TSYD’nin eski yöneticilerinden

ORHAN AYHAN :
“Futbol sayfaları
ile olimpiyat yapamayız”

Yıllar önce Muhammet Ali maçlarını hem televizyonlarda, hem de
radyolarda ülkemize sevdiren değerli Spor Yazarı Orhan Ayhan’ın
babası da bir zamanlar Vefa Kulübü’nün başkanlarındandı…

53 Yıldan beri TRT televizyonu ve radyosunda
önce futbol maçlarını, daha sonra da boks müsabakalarını
heyecanlı sesi ile bizlere aktaran değerli
spor adamı Orhan Ayhan bu ay ki
konuğumuz oldu…

Sevgili Orhan Ayhan öncelikle röportajımızı
kabul ettiğiniz için teşekkürü bir borç biliriz…
“Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin teklifini
herhangi bir teklif değil, emir telakki ederiz.
Çünkü dernek bizim derneğimizdir. Doğal üye
olarak bu derneğin her türlü isteğini karşılamak
mecburiyetimiz vardır”

Gazeteciliğe başladığınız ilk yıllara dönelim…
“1957 yaz ayları şimdi yayınlanmayan SON
POSTA Gazetesi… Sahibi de Selim Ragıp Emeç…
Zamanın Demokrat Parti Bursa milletvekili… İki
oğlu ve bir kızı var. Hepsi de gazeteci oldular.
Sevgili Leyla Tavşanoğlu ile Türkiye Gazeteciler
Cemiyeti’nde birlikte yönetimdeydik. Yine Sevgili
nurlar içinde yatsın Çetin Emeç Hürriyet Gazetesi’nin
eski Genel Yayın Yönetmeniydi.
Menfur bir cinayetle kaybettik. Sevgili Aydın
Emeç de kalp krizi geçirerek vefat etti. Ve Son
Posta’da 27 Temmuz günü ilk imzamla yazım
çıktı. Şimdi bu yazıyı özellikle anlatmak isterim.
Bir gün Kabataş’ta yürüyorum, Yüksek Denizcilik
Okulu’nun önünden geçiyorum. Komutan da kapıda
beni içeriye çağırdı. Aldılar beni Müdüre çıkardılar.
Müdür de boylu poslu… Tam tabiri ile
bomba gibi bir adam. “Evladım sen ne işe yapıyorsun?”
dedi… Efendim ben konservatuara müracaat
ettim. Tam evime giderken; buradan geçtim.
Beni kapıdan çevirdiler. “Eğer buraya da müracaat
edersen, senden iyi bir güverte subayı
olur” Efendim teşekkür ederim dedim. Ve bana
evrakları verdiler. Pazartesi günü bunları doldur
ve getir dediler… Sonra o müdürün kimliğini öğrendim.
1948 Londra Olimpiyatları’nda Türkiye’ye
ilk bronz madalyayı kazandıran atlet Ruhi Sarıalp
ismini birlikte söyledik… Bak nereden nereye…
Sonra Şenlikköy’e gittim. Çünkü antrenmanım
var. Önceleri alt takımda oynuyordum. Zaman
zaman A takımına ihtiyaç duyulduğunda iki kişiden
biri mutlaka ben oluyordum. Ama tabii o
zaman şimdiki gibi paraların esamesi yoktu. Ufak
paralara idare ediyorduk. Bizim Şenlikköy’de
meşhur eski Fenerbahçeli Donanma Kamil vardı.
Sonra onun Kamuran diye bir kardeşi vardı. Ve
Serap biz hiç mağlup olmadık. Baktık ki, biz mağlup
olmuşuz ve takımı kurtaramıyoruz. Donanma
Kamil hemen bir bahane ile rakip takımı dövmeye
başlardı. Sahanın etrafında da bir sürü atlı
polis hemen onlar da olaya el koyar. Biz böylece
mağlup olmadan sahadan ayrılırız. Bu arada Şenlikköy’de
yeni bir saha daha yapıldı ve Bakırköyspor
da maçlarını orada yapmaya başladı. Derken
bizim maçlarımızı takip eden Erol Keskin diye
foto muhabiri vardı. Ben de kendisine “Oğlum oh
ne güzel bak maçlara bedava giriyorsun, ne
güzel hepsini izleme olanağın var” dedim. Bir
gün gene maça Erol Keskin geldi… Ve bana gazetesinin
Haber Müdürü ile konuştuğunu onun da
Spor Muhabiri olarak beni kabul ettiğini söyledi.
Apar topar doğru Cağaloğlu’na gittik. Ne Yüksek
Denizcilik Okulu, ne konservatuar kaldı, hepsini
bırakıp gazeteciliğe soyunduk

ORHAN AYHAN 2

Yine ilklerden gidecek olursak… İlk yazınızı
hatırlıyor musunuz?
“İlk yazımı hatırlıyorum. Hatta benimle yapılan
bütün röportajlarda bu yazıyı özellikle bir sembol
olarak gösteriyorum. Diyeceksin ki, nedir bu
Serap… Biz seninle beraber uzun yıllar Tercüman
Gazetesi’nde spor servisinde çalıştık” On bir
sene… “Ne vardı orada, futbol tabii ki manşetlerdeydi.
Ama boks, masa tenisi, güreş, binicilik,
tenis, yüzme manşete çıkardı. Şimdi 1957 yılı yaz
ayı bana ilk görevi verdiler. Rahmetli Adnan Fuat
Aral Spor Müdürü, yardımcısı Selim Bilmen… Zamanın
Ömer Nasuhi Bilmen isimli muhteşem İstanbul
Müftüsü’nün oğlu… Ben Vefalıyım, Selim
ağabey de Vefalı… Bana Yedikule’de İstanbul
kürek şampiyonası var. Sen oraya gideceksin
dedi. Şimdi bendeniz 19 yaşındayım o zaman…
Tabii tecrübesizim. Yedikule iskelesinin orada
kendimizi bulduk ve dolaşıyoruz. Derken
benim gibi genç bir çocuk yanıma geldi.
Merhaba dedi ve kendini tanıttı…
Atilla Karsan… Hemen sohbete
girdik. Küreği nasıl
takip edeceğimizi bilmiyoruz,
Menderes’te sahil yolunu
yeni yapmış, koşarak
takip edebiliriz diye konuşuyoruz…
Bu arada beyaz pala bıyıklı
iri kıyım biri geldi
yanımıza… Hadi Spor Yazarları
tekneye sizi bekliyoruz dedi.
Biz de bayram yaptık, çünkü koşmaktan kurtulmuştuk.
Bu kişi İstanbul Kürek Federasyonu Ajanı
Estan Logan… Tekneye bindik, yarışı takip ettik.
Gazeteye döndük, yazımı yazdım. Ertesi gün gazeteyi
elime aldığımda şok oldum. Çünkü o zamanlar
gazeteler 8 sütun çıkıyor. Ve 8 sütun
manşette Galatasaray İstanbul Kürek Şampiyonu
haberi var. Daha ilk günden manşete çıkmıştık.
Bu bambaşka bir duygu! Şu anda herhangi bir
Spor Müdürü kardeşimiz bunu yapabilir mi? Yapamaz…
Neden yapamaz, çünkü Genel Yayın Müdürü
karşı çıkar, hadi diyelim o hee dedi. Bu defa
patron tarafından kovulur. Çünkü varsa, yoksa
FUTBOL! Aynı sayfada Garbis Zakarya’nın haberleri
var. Ardından Wimbledon’ın haberleri var…
Üç büyüklerin haberleri var. Ve hepsi bir sayfada
ama var oğlu var… Şimdi Galatasaray sayfasında
bir futbolcu ile sayfa bitiyor. Aziz Yıldırım ile
Fener sayfası bitiyor. O caaanım ödüller kazanan
çocuklardan satır yok. Futbol sayfaları ile Türkiye
Olimpiyat yapamaz. Yaparsa son derece
mahcup olur çünkü seyirci yok! Sebebi de mali
kriterler, geç saatlerde yapılan maçlar, tabii ki
ilgi seyirciden kesti”

Babanız da spora uzun seneler hizmet
vermiş bir kişi. Vefa Kulübü’nün eski
başkanlarından. Sizin ağzınızdan babanızı
dinlesek…
“Öncelikle nurlar içinde
yatsın. İşi çok seven, son derece
çalışkan, sabahın erken saatlerinden gecenin geç saatlerine kadar çalışan
son derece dinamik bir kişiydi. Kulüp işlerini her
şeyden önde tutardı. Milli Piyango’da memurdu.
Nimet Abla gişesini bilirsin… Onun yanında Tek
Kollu Cemal diye bir başka piyangocu vardı. Artık
yaşlandığından kendisine yardım edecek genç
bir eleman arıyordu. Babamı çok beğenmiş, sen
bana ortak ol demiş. Al bu dükkanı götür, sen
bana her ay şu kadar para ver. Dolayısıyla babam
genç yaşta bir anda patron oldu ve çok güzel paralar
kazandı. Daha sonra müteahhitliğe başladı.
Şimdi o zamanlar Fenerbahçe, Beşiktaş, Vefa ve
Beyoğluspor’un seyircileri çok fazlaydı. Galatasaray’ın
ise 300-400 kişilik bir grubu vardı. Başlarında
da Karıncaezmez Şevki! Çok efendi
oğlandı. Galatasaray’a ne zaman ki, Metin Oktay
geldi. Ondan sonra muhteşem zaferler ve seyirci
sayısında artış başladı. O zamanlar Vefa dördüncü
büyük her milli maça mutlaka Vefa iki
oyuncu verirdi. Vefa’nın kuruluşu 1908 dir. Çok
kötü günler yaşıyor kulüp. 34 üyenin katılımı ile
kongre yapıldı ve babama başkanlık verdiler.
Hatta o sene küme de düştü. Fakat daha sonra
Bursaspor’u yenip şampiyon oldu. Hatta 1946 senesinde
Fenerbahçe şampiyonluğunu kıl payı Vefa’yı
geçerek almıştı. Kulüp başkanlığından sonra
Divan başkanlığı da yaptı ve 89 yaşında vefat etti”

Orhan ağabeycim, şimdi de o güzel sesinizle
senelerdir radyo ve televizyonlarda izlediğimiz
programlarınıza geçelim…
“Şimdi hiç kimse benim ilk basketbol yazarlarından
olup yıldızlı tablo yazdığımı bilmez. Nurhan
Aydın, Orhan Ayhan, Günkut Şarklı, Doğan
Şener hep birlikte Spor Sergi’de maçları hem
takip eder, hem de yazardık. 1957 den 1962 senesine
kadar ateş gibi Spor Yazarlığı yaptım. 1957
den 59 a kadar Son Posta’da çalıştım. 1959 senesinde
Necati Karakaya Milliyet’ten ayrıldı. Tercüman’a
geçti ve Müdür oldu. Ardından da beni
Tercüman’a transfer etti. Benim bir numaralı spor
muhabirim Necati Karakaya’dır. Çünkü birlikte
muhteşem atlatma haberler yapardık. Sene 1962…
Bendeniz Kilyos’taki milli takım kampından gazeteye
dönmüşüm, haberi yazmaya çalışıyorum. O
zaman koca gazetede sadece iki daktilo var. Biri
Muhasebe Servisi’nde diğeri de bizim serviste…
Hemen haberi yazayım diye uğraşırken, rahmetli
Oktay Göral bana biz hepimiz Spor Spikerliği
kursu açılmış oraya isimlerimizi yazdırdık. Sen de
yazdır dedi. Ama nasıl sıkıştırıyor. Onu da kırmak
istemiyorum peki dedim. Çünkü Halit Kıvanç’ta
Londra’ya BBC’ye gidiyor. Derken Oktay yönlendirmiş,
Halit Kıvanç beni arıyor ve ismimi yazacağını
söylüyor. Peki ağabey dedik ve o işe de
soyunduk. Ve İstanbul Radyosu’nda 56 kişi imtihana
girdik. Bana da bir Vietnam haberi verdiler
onu okudum. Başladık maçları anlatmaya… Çok
değerli büyüklerimizle birlikte radyodayız… Kimler
mi? Baki Süha Edipoğlu, Naci Serezli programmüdürü, Feridun Fazıl Tülbentçi ile beraberiz..”

Peki Eşref Şefik var mıydı?
“Yok rahmetli emekli olmuştu. Benden önce
boks maçlarını anlatan kişiydi. Naci Serezli elenenlerin
dışında 8-10 kişiyi topladı. Bunların içinden
üç tane Spor Spikeri seçilecekti. Ve adam
TRT’nin Haber Dairesi’ni o zaman kurdu. Zaten
Naci Bey Amerika’dan gelmiş, televizyon ve radyo
üstüne ihtisas yapmış bir kişiydi. Bu üç kişi de
Alp Zirek, İhsan Biricik ve bendeniz… Naci Bey
beni çok beğenmiş ve nasıl methederek anlatıyor,
şaştım kaldım. Çünkü adam Amerikalı… Ve beni
birinci ilan etti. O zaman 24 yaşındayım. Ama şimdinin
6 yaşındaki veletle aynı. Çünkü şimdikiler
bilgisayar veleti… Ve anlattığım ilk maç Galatasaray
Milan maçı. Kardan göz gözü görmüyor. Hatta
Halit Kıvanç o gün BBC’ye gidecek, havadan gidememiş.
Tribünde… Bana el sallıyor. Önce Erdöl
Boratav ilk 15 i anlattı. Ardından ben tam 30. Dakika
bitiyor, kalkacam, hayır sen anlatacaksın dediler.
Velhasıl arayı da İhsan Biricik yaptı. İkinci
yarıyı tümüyle bana anlattırdılar. Bu arada çok
önemli bir söz söyleyeceğim. Naci Bey bana
daima çok iyi gidiyorsunuz, ama dinleyici ne diyecek
derdi. Ve o dinleyicinin ne söylediği tam tamına
20 yıl sonra ortaya çıktı. Başarı muhteşemdi”
l Sevgili Orhan Ağabey bu keyifli röportaj
için size çok teşekkür ederiz.

Önceki İçerikOğuz Tongsir, AIPS kongresinin perde arkasını yazdı: Esat Yılmaer ve Murat Ağca…
Sonraki İçerikFatih Altaylı: Burak transferi 8 milyon değil 7 milyon euroya oldu çünkü…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz