PELE KONSERVE KUTUSUYLA DÜNYA YILDIZI OLDU!

Stadyumu Dergisi

Türkiye’de spikerlik ve sunuculuk denildiğinde akla şüphesiz ilk gelen isim Halit Kıvanç…

İşte büyük ustanın açıklamaları:

PELE KONSERVE KUTUSUYLA FUTBOLCU OLDU

Televizyonun ilk spikerlerinden biri benim. Benden önce hiç kimse spiker değildi. Türkiye’de televizyon karşısına geçen ilk izleyicilerin görevlerinin ayakta durmak olduğunu biliyor muydunuz? Üstelik soğuk mu soğuk kış gecesinde, sokak ortasında, cadde kenarında, çoluk çocuk ana-baba, küçük-büyük, her yaştan-her baştan kişilerin yarattığı bir kalabalık. Kimi çifte kazak giymiş kimileri paltolu, atkılar… Tarihler 1968 yılını gösteriyordu aylardan Ocak ve son gecesi yer Ankara… Bütün Türkiye aynı heyecan, aynı coşku, aynı sevinç içinde bu mutluluğu yakından duyabilmek için Ankara’da olmayı istiyordu. Rastlantıların en güzeli o gece başkentte bulunanlar içindi, çünkü Türkiye artık televizyon ile tanışmıştı.…

Televizyon ve gazeteciliği seçmenizdeki olaylar neydi, neden televizyon?

Ben hâkimlik yapıyordum Anadolu’da. Doğu’da bir köyü ilçe yapıyorlar, ancak orası isyan bölgesiydi. Türkçe bilende azdı. Bir adam evinin bir bölümünü bana verdi o evde ne pişerse onu yiyordum. Üç dörtgün üst üste pilav yediğimi bilirim. Vasıta yok ve ben tayinimi istedim, vermediler. Bende hâkimlikten istifa ettim ve avukatlığa girdim. Bu işte sadece ahbaplarımın işlerine bakıyordum. 5 lira bile kazanamıyordum. O sıralarda ben kendi kendime yazı yazarken genç bir çocukla arkadaşlık yapıyordum, onunda bu işe girmeme etkisi oldu. Bana “Gazetelerde yazı yaz” dedi. Karagümrük Stadı vardı, oraya gittiğimde maçları izlerkenyazılar yazdım. Abim çok komikti ondan da espri alırdım, bunları da futbola uyarlamaya başladım. “Bu işi yapacaksın” dedi, tuttu elimden. Spor mecmualarında yazmaya, spor yazarlığı yapmaya başladım. Kemal ağabeyimin arkadaşı olan Baba Hakkı hiç kimseyi soyunma odasına almazken sırf beni alır “Gel bakalım Fenerbahçeli” diye Beşiktaşlı oyuncularla röportajlar yapardım.

Dünyaca ünlü yıldız Pele ile ilk röportajı yapan kişisiniz ki adeta Pele’yi ilk siz tanıttınız. Pele ile röportajınıza gelmeden önce ben Brezilya halkının o dönem futbola olan sevgisini merak ediyorum, bunu bizlere anlatır mısınız?

Brezilya milleti “futbol” diyor başka bir şey demiyor. Brezilya’daki bir futbolcu Cumhurbaşkanı’ndan bile daha önemlidir, ben Brezilya’da bunu yaşadım, futbola aşıklar. Ben Brezilyalılarla konuşmaya gidiyorum o zaman Avrupa’ya, Amerika’ya veya Brezilya’ya yollamıyorlar kimseyi.

Pele o zaman 17 yaşındaydı nasıl tanımlıyorlardı Pele’yi?

Pele diye bir adam yok. Futbolu nerede oynamış bütün tarihler var ama. Brezilya’ya gittik muhteşem bir kalabalık. Pele için diyorlardı ki “Okumayı yazmayı zor bilir. Yolda gidip gelirken nerede topgörse tekme atar, buna dikkat et” derlerdi. (Gülüyor) Brezilya’da da konserve fabrikası var ve orada da konserve kutularına vuruyormuş. Pele’yi bir gün alıyorlar, konserve kutularını futbol sahasına diziyorlar ve Pele bunların hepsini filelerle buluşturuyor. Aynı Pele için hakiki kaleci getiriyorlar, onada üç-dört tane konserve kutusuyla gol atıyor. Pele’yi bu şekilde anlatıyorlardı.

Pele ile röportajı gerçekleştirme fikriyle birlikte nasıl bir sohbet gerçekleştirdiniz?

Otelde bitişik odamdaki Brezilyalı gazeteci dedi ki “Yarın seninle Brezilya kampına gideceğiz”. Biz gittik ve orada oturan iki kişi vardı bunların bir tanesi yedek diğeri ise oynayacak.

Ben, Pele ve tercümanıyla oturduk ve konuştuk. Fakat Pele benimle konuştuktan iki gün sonra çıktığı maçta fırtına gibi top oynadı. (Gülüyor) Herkes “Kim bu?” diye kalktı ayağa ama bu çocuğu tanıyan ilk isim Halit Kıvanç’tı. Pele ile yaptığım röportajı Alman ve İtalyan gazetecilere verdim ve Alman gazetede benim de resmimin üstünde bir başlık “Onunla ilk olarak bir Türk konuştu…”17 yaşında çocuktu ve ilk bana konuşmuştu. Pele benim için “Beni kimse tanımadan önce benimle ilk röportajı yapan bir Türk”demişti… Pele çok meşhur olduktan sonra uçağını, biletini değiştirdi, sırf benimle aynı uçakta gelmek için. Brezilya büyükelçisi bana telefon etti “Halit Bey bugün manşet ilk sayfada sizsiniz Pele’yi keşfeden”diye… Tabii ben keşfetmiş değilim, ama onunla gazete ve radyo için ilk konuşan bendim.

Yapmış olduğunuz bu röportajdan sonra Pele ile nasıl bir diyaloğunuz oldu?

Biz kampa gittik, kampa da kimseyi almıyorlar. 260 gazeteci, spor yazarları kapıda bekliyoruz. Brezilya takımının kamp odasından bir haber geldi, kâğıdın içinde “Halit Kıvanç”yazıyordu. Beni içeri çağırmışlardı. Ben ve dört İngiliz-Amerikan büyük gazetelerin spor adamları oradaydık. Pele karşıma geldi ilk sözü bana “Hey Amigo” diyerek seslendi, bir anda o kadar mutlu oldum ki “Ben onu meşhur ederken o beni orada meşhur etti” (Gülüyor). Almanlar benim Almanca bildiğimi öğrenince yanıma gelip ne olur bizlere anlat demişlerdi ve gazetecilere ben demeç vermeye başladım.

Bu olaydan yedi sene sonra Pele İstanbul’a geldi. Büyük bir salonda herkese İngilizce hitap etti. Ve benim için orada herkese “Annem ve babam beni konuşturamazken beni ilk konuşturan kişi Türk ağabeyim Halit Kıvanç’tı” dedi. İstanbul’da bir hafta boyunca kalmıştı. Bence Pele dünyanın en iyi insanlarından biridir. Bir faul yaptığı zaman döner gider özür dilerdi, tanıdığım en büyük, en iyi insandır.

Önceki İçerikTSYD Genel Başkanı Oğuz Tongsir: Anadolu’nun gücünü teslim edeceğiz…
Sonraki İçerikAtılay Kayaoğlu’nu kaybettik… Spor basınının acı günü…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz