Rio 2016 Olimpiyat Oyunlarında 4 gün geride kaldı.. 21 spor dalında 103 sporcuyla mücadele ettiğimiz oyunlarda, sporcularımız birer ikişer, müsabakalarını yapıp bu onuru yaşadılar. Olimpiyatlarda madalya kovalamak, kürsüye çıkmak tabii ki hem sporcunun hem de temsil ettiği ülkenin rüyası… Ama bizim için bu şimdilik sadece bir rüya ve korkarım daha çok uzun yıllar rüya olarak kalacak.. İlerleyen günlerde Rio’da birkaç madalya kanacağımızdan kuşkumuz yok..

MELEK HU…

Ama ilk 4 günde yarışan sporcularımızdan ikisi göğsümüzü kabarttılar ve gelecek olimpiyatlar için ümit verdiler.. 17 yaşındaki cimnastikçimiz Tutya Yılmaz ve okçumuz Mete Gazoz, olimpiyatlarda ülkemizi temsil eden en genç sporcularımız olarak tarihe geçtiler.. Rio’da ülkemizi temsil eden atletler arasında devşirme sporcuların çokluğu dikkat çekiyor. Örneğin Masa Tenisinde Türkiye’yi temsil eden Ahmet Li ve Melek Hu.. Her ikisi de müsabakalarını yapıp elendiler.. Soyadlarından da anlaşılacağı gibi Çin asıllı olan bu sporculardan Ahmet Li 25, Mele Hu ise 27 yaşında. Melek’in masa tenisinde Olimpiyat oyunlarında Türkiye’yi temsil eden ilk sporcu olma üzelliği ve ülkemize uluslararası alanda kazandırdığı bazı başarılar var. 2007 yılında Fenerbahçe’ye transfer olan Melek aynı yıl Türk vatandaşlığına geçerek Melek adını almış. 9 yılda Olimpiyatlarda masa tenisinde ilk katılım, ilk galibiyet, Balkan şampiyonluğu, Akdeniz Oyunları Şampiyonluğu, Avrupa Oyunlarında Bronz madalya gibi başarılara imza atmış. Kulüp olarak Fenerbahçe’ye kazandırdığı şampiyonluklar ve uluslararası başarılar da mevcut.

KENDİ İSİMLERİYLE YARIŞABİLİRLER

Ahmet Li’nin adını ilk duyduğumda önce komik geldi. Biraz araştırmak istedim fakat hakkında pek fazla bilgi bulmak mümkün olmadı. Kafatasçı değilim, devşirme sporcu konusuna karşı olmakla birlikte kabul edebilirim.. Kendi isimleriyle mi yarışmalılar, yoksa adlarını değiştirmeli miyiz, (Bu arada Google’a Ahmet Li yazınca Manisa’nın Ahmetli ilçesi çıkıyor) bunları tartışabilirim. Düşünün, 2007 yılında Çinli Melek Hu’yu devşirip yarıştıracağımıza, o sene Çin’den iyi bir antrenör getirip, yetenek taraması yaparak birkaç çocuğumuzu yetiştirmesini sağlasaydık ve Rio’da kendi çocuklarımızı yarıştırsaydık, bugünkünden daha mı başarısız olurduk? Sanmam. Hiç olmazsa Mete Gazoz ve Tutya Yılmaz gibi gelecekten daha umutlu olurduk.