Karar gazetesi sağlık muhabiri İnci Döndaş, Kapadokya Maratonu’nda yarıştı ve izlenimlerini kaleme aldı:
Dünya açık hava
müzesinde koştu

 

Kapadokya’nın sarı tonları bir kere daha rengarenk oldu, zira Salomon Kapadokya Ultra-Trail bu yıl rekor katılımla geçen cumartesi günü koşuldu. Rekor diyoruz çünkü tam 64 ülkeden bin 648 sporcu 110K, 60K ve 30K olmak üzere üç kategoride yarıştı. Organizasyona katılım bir önceki yıla göre yüzde 50 artmıştı…

 

Argeus Travel & Events tarafından Ürgüp-Nevşehir’de düzenlenen yarışta ben de start aldım, 36 km’yi 4 saat 52 dakikada tamamladım. Koşuya başlamadan önce hedefim en iyi ihtimalle 5 saat içinde finish noktasına gelmekti fakat her şey o kadar güzel ve yolunda gitti ki bu eşsiz coğrafyayı kendime göre iyi bir sürede tamamlayarak gezme fırsatı buldum. Derler ya “Zemin ve hava top oynamaya müsait” diye, bu yarış için de aynı şey geçerliydi. Ürgüp merkezden başladık koşmaya, biraz yukarı tırmanarak İbrahimpaşa’ya ulaştık, kilometremiz 10.6’ydı. Burası ilk kontrol istasyonuydu, kısa bir süre su molasından sonra ikinci istasyon olan Göreme’ye doğru yola çıktık. İşte asıl güzellik de burada başlıyordu…

 

Peri bacalarının altını üstüne getirdik, arasından, sağından, solundan, üstünden, altında geçtik. Bu bölgeye gidip de ultra trail koşmayan bir kişi Kapadokya’yı tam anlamıyla gezmiş sayılabilir mi? Eğer koştuysanız bu soruya yanıtınız kesinlikle hayır. Elma ağaçlarının yanından vadiye uzandık, mağara gibi karanlık peri bacalarının arasından geçtik, iple aşağı indik, dik yokuşlar tırmandık, yukarıya ulaştık. İniş bölümü ise bizi peri bacalarının kalbi Göreme’ye götürdü. Neredeyse 23 km bitmişti yarışta. Burada verilen molanın ardından 12 km’lik parkuru da tamamlayarak finish’e vardık. Bu yarışta önemli olan ne kadar sürede koştuğunuz değil neleri başarabileceğinizi görmeniz, limitlerinizin farkına varmanız, kendinizle mücadeleniz ve baş başa kalmanız, yeni arkadaşlar edinmeniz, spor yapmanız… Bunların hepsini açık hava müzesinde yapmanız. Kendi adıma bu yarıştan elde ettiğim özgüven kazanmak oldu. Seneye yine varım! Bu yıl toplam katılanların yüzde 29’u kadındı, gelecek yıl daha çok olması temennisiyle…

 

110k’da hayatı sorgulayabilirsiniz
Biz 35 km’lik parkuru koştuk ama yarışın 60 ve 110 km’lik parkurları da vardı. Genel klasmanda 110K kategorisini Gediminas Grinius, insanüstü bir başarı göstererek o parkuru 11 saatin altında tamamladı. Kadınların 110k birincisi ise Mariya Nikolava idi. Bu parkuru koşan arkadaşlarımın deneyimine göre özellikle ikinci yarısı son derece zor, bol inişli çıkışlı, tozluymuş. Ayakkabısının içinden dakikalar boyunca kum temizleyen vardı! Tüm bunları yarışın geceye denk gelen kısmında başarmak bambaşka bir deneyim. Çoğu kişi kendisini “Neden buradayım?” diye sorgulamış olsa gerek.
Önceki İçerikMHK Başkanı Namoğlu suskunluğu bozdu: Cüneyt Denayer’i atmalıydı! Mete’nin Caner’i ihraç etmesi gerekirdi…
Sonraki İçerikSpor foto muhabiri Süleyman Arat’tan çarpıcı röportaj: Futbolun katili taraftardır!

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz