TMOK Fair Play Komisyonu Üyesi ve TSA yazarı Remzi Yılmaz, Tokyo 2020’yi kaleme aldı:

Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları, harika bir kapanış töreniyle sona erdi. Bu olimpiyat oyunları, birkaç açıdan diğerlerinden ayrı bazı özellikler taşıyor.

Bunlardan en önemlisi seyircisiz ilk olimpiyatlar oluşu. Görsel anlamda bu bir eksiklik gibi görünse de, raporlar açıklandığında, dünya çapındaki genel izleyici açısından bir eksiklik olmadığını göreceğiz. Çünkü teknoloji sayesinde ekran başında görmemiz gereken her şeyi gördük.

Hazır sırası gelmişken burada yayıncı kuruluş TRT’yi de kutlamak lazım. Çünkü deneyimli spikerleri sayesinde oldukça başarılı yayınlara imza attılar, yarışın heyecanına ekran başındaki izleyicileri de ortak etmeyi başardılar. Açılış ve kapanış törenin sunan Cüneyt Arıkan, ülkemizde kuralları fazla bilinmeyen bazı spor dallarında kuralları da hatırlatarak yaptıkları başarılı anlatımlarıyla, Zafer Akyol, Faruk Mutkan ve karatedeki birçok terimi belleğimize yerleştiren Hünkar Mutlu’yu özellikle kutlamak lazım.

Ancak sanırım yönetmenlerin de olimpiyat görmesi gerekiyor. Tamamen şov ve müzik gösterisi şeklindeki kapanış törenlerinde, izleyenlerin müziği duyması, hissetmesi için susan Cüneyt Kıran’a yayını bizlere aktaran yönetmen eşlik edemedi. Müziği arka plandaki fon müziği şeklinde duyabildik, o da tv’nin sesinin sonuna kadar açarak. Madem güzel olanı tebrik ediyoruz, o zaman eksikleri de söylemek hakkımız.

Tokyo Olimpiyat Oyunlarını diğerlerinden ayıran bir özelliği de sadeliğin asaletiydi. Gerek açılış ve kapanış törenlerinde, gerek yarışmalarda ve gerekse madalya törenlerinde sadeliğin şovunu izledik. Seyircisiz olmasına sonradan karar verilmiş olsa bile sanki düzenlemelerin, yalnızca TV başındaki izleyicilere göre ayarlanmış olduğu gözlerden kaçmadı. Yarışmalar, Spor salonlarında, statlarda değil, Japonya Ulusal Stadı da dahil olmak üzere sanki TV stüdyosunda yapılıyor gibiydi. Yani tarihte ilk defa TV stüdyosunda düzenlenen bir olimpiyat izledik.

Oyunlara Olimpiyat ruhu ve Fair Play damga vurdu. Kaybedenin kazananı kutladığı, kazananın kaybedeni teselli ettiği bir olimpiyat olması memnun etti. Özellikle Yüksek Atlama finalinde İtalyan Gianmarco Tamberi ile Katarlı Mutaz Essa Barshim arasında yaşananlar Tokyo 2020’ye damga vurdu.

Tamberi ile Barshim 2.37 metre atlayıp bu yüksekliği geçememişlerdi. Her birine üçer deneme daha yaptırıldı ancak sonuç değişmedi.

İkisine de bir deneme daha yaptırıldı, ancak Tamberi son denemesinde bacağından yaralanmıştı. Çekildi. Barşim’in önünde başka rakibin olmadığı an, altın madalyaya başına kolayca ulaşabilecekti. 

Ancak Barshim, o sırada görevli olan Türk Atletizm Hakemi Can Korkmazoğlu’na son denemeden çekilirse altın madalyanın ikisi arasında paylaşılıp paylaşılmayacağını sordu. Korkmazoğlu, kontrol edip ikisi ne de Altın Madalya verileceğini söyleyince, son denemeden çekilerek, Olimpiyat Şampiyonluğunu İtalyan Tamberi ile paylaşmış oldu. Tamperi sevinç gösterileri yaparken bu madalya paylaşılan Olimpiyat Şampiyonluğu olarak tarihteki yerini aldı. Bu olayda karar merciinin bir Türk olması da ayrıca gurur vesilemiz oldu.

Türk Sporu açısından baktığımızda da Tokyo 2020 bir spor ülkesi olma yolunda aldığımız mesafeyi göstermesi açısından son derece önemliydi.

Takım sporlarında (Voleybol) aldığımız 5.lik, bireysel sporlarda kıl payı kaçırdığımız şampiyonluklar, üzüntünün ötesinde gelecek için umut oldu.

Daha önce 5 spor dalıyla sınırlı olan madalya kazandığımız spor dalı yelpazemize, Jimnastik, Okçuluk ve Boksun, ilk kez Olimpiyatlara katılan Karatenin de eklenmesiyle bu sayı 9’a yükseldi.

13 madalya ile tarihimizde en çok madalya kazandığımız Olimpiyat Olması da Türkiye açısından Tokyo 2020’yi unutulmaz kılacak diğer önemli bir özellikti. Belki 100 yıl sonra “2021 yılında düzenlenen Tokyo 2020 Olimpiyat Oyunları” cümlesi de dünyanın boğuştuğu Covid-19 salgınının da asırlar sonra hatırlanması açısından önemli.

Şimdi görevimiz, madalya kazanan sporcularımızın final maçlarını sürekli yayımlayarak, onlara kahramanlıklarını hissettirerek, karşılığını saygı ve sevgi ile vererek, hikayelerini, dönüm noktalarını belgesellerle 7’den 70’e herkese ezberleterek gençlerin, çocukların onları örnek almalarını sağlamak. Bunu yaptığımız takdirde Paris 2024’ten başlayarak, gelecek olimpiyatlarda başarılı olduğumuz spor dalı yelpazemize yeni dallar ekleyebiliriz.

Önceki İçerikTokyo 2020’de Suudi karateciyi diskalifiye eden Türk hakeme tehdit
Sonraki İçerikTürkiye olimpiyatlarda güreş- halter ekseninden çıktı, kadın sporcularıyla bir olimpiyat ülkesi olduğunu ispatladı! Erdoğan Arıpınar yazdı…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz