Uğur Meleke’den ‘yabancı sınırı’nı değerlendirdi.

Hürriyet Gazetesi yazarı Uğur Meleke, son dönemde Türk futbolunda yaşanan ‘yabancı sınırı’ tartışmasıyla ilgili bir yazı kaleme aldı.

İşte Meleke’nin konuyla ilgili yaptığı değerlendirme;

Son günlerdeki yabancı sınırı tartışması, Mevlana’nın meşhur fil hikayesine döndü sanki. Burak Yılmaz burnundan tutmuş fili, hortuma benzediğini iddia ediyor. Lucescu kulağından tutup “fil yelpaze şeklindedir” diyor! Umut Nayır ayağına ilişmiş, Selçuk Şahin sırtına. Ama birisi de bilimin nimetlerinden faydalanıp “şu ışığı açıp da bir bakalım hele” dememişler henüz.

Işıkları yakıp, biraz bilimsellikten faydalandığımızda benim gördüğüm manzara şöyle: 2016-17 sezon sonu itibariyle Türk kulüpleri gelirlerinin %89’unu bonservis ve maaş kalemlerine harcamışlar. Oysa aynı departmanda Portekizliler %27, Almanlar’sa %55 oranında harcama yapıyorlar. Kasadaki her 10 liranın 9’unu futbolculara ödüyor olmamıza rağmen sportif performansımız da iç açıcı değil: Şu anda milli takımlar sıralamasında Avrupa 19’uncusuyuz, ulusal düzeyde 10 yıldır Avrupa’nın son 16’sına giremedik. Bu 10 senenin 8’inin yabancı sınırıyla geçtiğini hatırlatmak gerek sanırım.

Uğur Meleke’den ‘yabancı sınırı’ değerlendirmesi: ‘iPhone ve Samsung’u yasaklarsak…’

Kulüpler düzeyinde de durumumuz çok farklı değil. UEFA kupalarında son 5 yılda topladığımız puan 39,200… Yani 876 milyonluk Süper Lig’in, Avrupa’da her puan için cebinden 22 bin 300 euro çıkıyor. Aynı puanı almak için Çekya 4,900, Ukrayna 6,500, İsviçre 6,700, Belçika 12,400 euro harcıyorsa, bu işte bir anormallik yok mu sizce de? Ülke futbolu bu kadar verimsizken, kulüplerimizin yarısı finansal fair-play cezaları kıskacındayken, meseleyi sadece “Burak’ın yaşıtları futbolu bırakmak zorunda kaldı” penceresinden ele almak yetersiz olmaz mı sahi?

***

Yabancı sınırının kalkmasının bir numaralı sebebi de bu verimsizlikti zaten. Ülke futbolunun bu ekonomik darboğaza girişi. Tarık’lara, Topuz’lara, Köybaşı’lara ödenen bonservisler ortada. Ayrıca yabancı sınırından dolayı, Almanya’da üç maça çıkmış, orada 100 bin etmeyen adam, burada anında milyon Euro pazarına giriyordu. Almanya 2. Lig oyuncusu Kaan Ayhan, Salı geceki performansını 2014’te gösterse, kaç milyon bonservisle gelecekti ülkeye sizce? Yabancı sınırlaması döneminde Türkiye’ye şaşalı girişler yapan Jem Pauller, Nizamettin Çalışkanlar, Serdar Kesimaller yerine bugün Avrupa’nın dört bir yanına Semihleri, Salihleri, Enesleri gönderiyor olmamız daha mantıklı bir hamle değil mi? Lucescu, yabancı özgürlüğü nedeniyle büyük takımlardan seçebileceği 3’er-4’er Türk oyuncu olduğunu söylüyordu Ukrayna maçı öncesinde. Peki bugün Çağlar, Kaan, Emre Çolak, Cenk Gönen, Arda, Enes, Cengiz gibi isimlerden faydalanabiliyor olmamızın altında da aynı yabancı özgürlüğü gerekçesi yok mu? Sayın Lucescu, Hırvatlar’ı yenen takımda yurtdışında oynayan 6 futbolcumuza şans verdiğinizin farkında mısınız?

Sanırım bazı global gerçekleri de gözden kaçırıyoruz: Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir alanda yasaklarla bir yere varıldığını görmedim ben. Serbest rekabet koşulları getiriyor başarıyı. Ayrıca böyle bir uygulamayı test ediyorsanız ona en azından 5 yıl süre tanımalısınız. Eğer bu uygulamaya bu şansı vermemekte ısrarcı iseniz, aşağıdaki soruları da yanıtlamak zorundasınız bence:

1)Ülkeye Iphone ya da Samsung girişini yasaklarsak, dünyanın en iyi cep telefonlarını üreteceğimizi mi düşünüyorsunuz? Futbolun Kuzey Kore’si olmak mı amacımız?

2)Ulusal kadro milli mesele de, kulüplerin mücadelesi milli değil mi? Fenerbahçe’nin Euroleague zaferiyle övünmedik mi hepimiz?

3)Futbol ekonomimizin bir numaralı gelir kaynağı, evinde maç izleyen futbol seyircisi. Bu seyirci iyi bir lig izlemek istiyor; Fernandolarla, Negredolarla 500 milyon Euro eden lig, Volkan Şenlerle, Yasinlerle aynı parayı edecek mi sizce? Ben bir Digitürk abonesi olarak, sırf milli marş okuyabiliyor diye işine yıllarca saygısız davranan Gökhan Emreciksin’leri, Engin Baytar’ları izlemektense, terinin son damlasını sahada bırakan Valbuena’yı, Atiba’yı, Gomis’i izlemeyi tercih ederim doğrusu.

4)Ayrıca eğer yerli oyuncu, burada kendi pozisyonundaki yabancıyı yenip formayı alamıyorsa; aynı yabancıyı uluslararası maçta yenmesini nasıl bekleyebiliriz ki? Hırvatlar’a golü atan Cenk’i geliştiren biraz da Gomez-Negredo gibilerle rekabet etmesi değil mi?

5)Madem genç Türk futbolcuların geleceğini önemsiyoruz, neden 21 kişilik kadrolara 3 tane 22 yaş altı yerli futbolcu şartı getirmiyoruz? Hatta neden ilk 11’lerde 1 tane 22 yaş altı Türk oynayacak diyemiyoruz? Yabancıyı sınırlamak yerine her kulüpte birkaç Türk gencine forma vermeye teşvik etmek daha doğru olmaz mı sizce de?

Genç Türkleri sahaya çıkarmak için destek verelim elbette. Ama yalnızca 22 yaşına kadar. 22’sinden sonra tırnaklarıyla kazıyarak formayı alamayan adam yabancı yasağı istiyorsa, ben samimi bulmam zaten onu. Bize lazım olan şey yabancıyı yasaklamak değil, zeki, çevik ve ahlaklı olmayan o zihniyeti yasaklamak bence.


 

UKRAYNA MAÇI SONRASI GÜNDEME GELMİŞTİ

A Milli Futbol Takımı’nın aldığı kötü sonuçlar sonrasında kamuoyu Türkiye’deki ‘yabancı sınırı’ kuralını yeniden tartışmaya açmıştı.

Takımlar Türkiye’de 14 yerli, 14 yabancı oyuncu bulundurabiliyor. 18 kişilik maç kadrolarında ise herhangi bir yabancı sınırı bulunmazken 18 kişilik maç kadrosunda 7 yerli futbolcu bulundurmak zorunlu.

Önceki İçerikTankut: Latovlevici’nin ucuza gittiğini söyleyen taraftarı aradım, 12 yaşında çocuk çıktı
Sonraki İçerikDursun Özbek: Asamoah için devre arasında yine teklif yapacağız… Yabancıya karşı değilim…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz