Posta Yazarı Cem Kerpiççiler, spor tartışma programlarını Telegol üzerinden yorumlayan bir yazıyı kaleme aldı:

Uğur Meleke’nin sesi yükselir mi?

Bugün Türk futbolu denilince ilk akla gelenler arasında ‘oyun’, ‘teknik’, ‘taktik’, ‘gelişme’, ‘Plan’, ‘süreç’ yoksa bu tabloda medyanın payı da gözden kaçırılmamalıdır. Gazete, televizyon ve dergilerde yalnızca tiraj ve rating endeksli yayınlar, neredeyse saha içinden çok saha dışına odaklanıp ‘özel hayat’, ‘dedikodu’, ‘kavga’ ve olumsuzluk üzerine çalıştıkları için bugün bu haldeyiz aslında.
Kaç öykü okudunuz?
Bugün adına ‘futbol medyası’ denilen alanlar da bile ‘oyun’a dair oyunun teknik, taktik, disiplinel boyutuna dair kaç yazı okuyabiliyoruz? Kaç oyuncunun yetişme öyküsünü bulabiliyoruz mesela? Skor dışına taşıp karşılaşmaların hikayeleri ile ilgili kaç öykü okudunuz? Farklı pencereden bakan İşte bahsettiğim bu farklı bakışa sahip olduğunu düşündüğüm Uğur Meleke’nin Telegol ’ün yeni spor yorumcularından biri oldu. Galatasaray’ın eski golcüsü Ümit Karan ile Fenerbahçeli eski futbolcu ve spor yazarı Engin Verel ve eski Beşiktaşlı futbolcu Ahmet Dursun’la birlikte yaptıkları programın bir kısmını izleme fırsatı buldum…

Söz almak için sorulmasını beklemek
Ümit Karan ile Ahmet Dursun akıllarından geçeni dile getirmekte zorlanıyordu. Bu noktada Türkçe konusundaki eksiklikleri öne çıkıyordu. (Her iki yorumcu da Almanya doğumlu) Bir ara Uğur Meleke, kendi anlatacaklarını bir kenara bırakmış, Ümit Karan ile Ahmet Dursun’un anlattıklarını Engin Verel’e tercüme etmeye çalışıyordu. Ayrıca bu tür program formatlarına alışık olmadığını düşündüğüm Uğur Meleke, söz almak için kendisine soru sorulmasını bekliyordu. Oysa bu tür programlarda konuşabilmek için söz kesmek bir maharet gibi gösteriliyordu. Birbirinin sözünü daha iyi kesenlerin, sesi daha yüksek çıkanların ‘rating’i daha yüksek gösterilip kahraman ilan edilirken, sözün kendisine verilmesini sessizce bekleyen Meleke farklı bir portre çiziyordu.
Ben mutluyum ama o olur mu bilmem?
Ben Uğur Meleke’yi dinleme fırsatı bulduğum için mutluyum. Ama kendisi o programda ne kadar kalır pek emin değilim. Doğru bir tercih olduğunu da düşünmüyorum. İnternet sitelerinde yaptığı açıklama da garip geldi açıkçası: “1) Zaten 1 yıldır TV’den uzağım. Bu yıl da çıkmazsam 2 yıl uzak kalacaktım. Ben 20 yıl da çıkmasam dert etmiyorum ama sokakta insanların “Hangi kanaldasın abi, neden yoksun” sorularına da yanıt veremiyordum artık. 2)Serhat Ulueren’in bir değişim niyeti var. Kadro yeni. Ben de bu saatten sonra değişecek değilim, her yerde nasıl konuştuysam öyle konuşacağıma şüpheniz olmasın.”

CEM KERPİÇÇİLER- POSTA

Önceki İçerikVeli Kavlak “omuz”dan yine ameliyat oluyor…
Sonraki İçerikMelo’nun Madrid’e götürülmemesi bir mesajmış: “Önce takım arkadaşlarından özür dileyecek!”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz