Can Dündar
gazetecidir
Halk, demokrasi ile yönetilen ülkelerde kamusal sorunlar hakkındaki görüşlerini 4 yılda bir tekrarlanan seçimlerde açıklar. Kural olarak demokratik hukuk devleti anlayışında seçimler temel öğedir. Ancak demokrasi sadece seçimden ibaret değildir. ‘Seçim sandığı bütün sorunların çözümüdür’ şeklindeki anlayış; bazen seçilmişlere ‘Siz isterseniz hilafeti bile getirirsiniz’ dedirtebildiğinden ve demokrasiyi araç olarak kullanıp iktidara geldikten sonra onu yok etmeye kalkışanlar çıkabildiğinden; demokratik rejimler açısından bu anlayış kabul edilemez.
Bu tehlike yüzünden, özgürlükçü demokrasilerde, devlet yönetimini elinde tutanların sadece 4 yılda bir yapılan seçimler sırasında değil; toplumsal ve siyasal güçler tarafından sürekli olarak denetlenmesi gerekir. Muhalefet partileri, sendikalar, odalar ve birlikler ile sivil toplum örgütleri denetleme kurumlarıdır. Ancak bu kurumlar içinde sahip bulunduğu konum ve bağımsızlıktan ötürü devlet mekanizmasını en iyi ve etkin biçimde denetleyebilecek yegane güç basındır. (Yargıç Mithat Ali Kabaali’nin bir basın davası sonrası verdiği kararın bir bölümünde yer alan müthiş ifadeler) Özgür basın susturulursa, devlet mekanizmasını denetlemek mümkün değildir.
Can Dündar’ı seversiniz, sevmezsiniz… Hatta nefret bile edebilirsiniz, ya da yönlendirmelerle ‘vatan haini’ bile diyebilirsiniz. ‘Mustafa’ filminden dolayı gönül koyabilirsiniz. (Bunlardan biri de benim.) Cemaatle yakınlaştı, Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı Cumhuriyet gazetesinin 20 bine yakın tirajı cemaat kaynaklı iddialarında bulunabilirsiniz. Ancak bütün bunların hepsi, Can Dündar’ın bir gazeteci olduğu ve bir gazetecinin tutuklandığı gerçeğini değiştirmez.
