Spor gazetecisi Recep Güngör, Türk futbolunun açmazını sorguladı:

Başarı için her yol mübah mıdır?

“Her yol mübah mıdır?” sorusu ahlaki bir durumdur. Bu sorunun cevabı, kişinin değerleri, etik anlayışı ve toplumsal değerlere göre değişir. Bazıları, başarı için her yolu kullanmanın doğru olmadığını savunurken, bazıları sonuca ulaşmak için her türlü yolu meşru görebilir.
Ancak genel olarak konuşmak gerekirse, etik olmayan yöntemlerle başarı elde etmek, genellikle uzun vadede sürdürülebilir değildir ve gerçek anlamda tatmin sağlamaz. Ayrıca, haksız yollardan kazanç sağlayarak elde edilen başarılar, genellikle kişinin itibarını ve iç huzurunu olumsuz yönde etkiler. (Gerçi mevcut durumda herkes kendisinin doğru yolda olduğunu düşünüyor.)
Dolayısıyla, bir kişi başarıya ulaşmak istiyorsa, bu hedefe ahlaki ve etik değerlere uygun bir şekilde ulaşması genellikle daha tatmin edici ve sürdürülebilir olacaktır. İyi niyet, dürüstlük, adil davranış ve başkalarına saygı gösterme gibi değerler, genellikle uzun vadeli başarının temelini oluşturur.
Sportif başarı için de aynı genel prensipler geçerlidir. Sporda başarı elde etmek isteyen kişilerin, etik ve adil kurallara uygun olarak rekabet etmeleri ve başkalarına zarar vermeden hedeflerine ulaşmaları önemlidir.
Sporunda ruhunu korumak ve toplumsal değerlerin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkıda bulunmak için sporcuların, antrenörlerin, yöneticilerin ve diğer ilgili tarafların dürüstlük ve saygıya dayalı bir şekilde davranması önemlidir. Bu şekilde, spor hem bireysel başarıyı teşvik eder hem de toplumsal bir araç olarak olumlu etkiler sağlar. Dolayısıyla, sportif başarı için her yolun mübah olduğu düşüncesi kabul edilmemeli ve etik değerlere uygun davranışlar öncelikli olmalıdır.
Öte yandan rakibinizin her türlü yolu kullanarak başarı elde etmeye çalıştığı durumlar, karşılaşabileceğiniz bir zorluktur. Ancak rakibinizin bu tür bir yaklaşımı benimsemesi, sizin de aynı şekilde davranmanız gerektiği anlamına gelmez. Siz, rakibinizin yanı sıra kendi değerleriniz ve prensipleriniz doğrultusunda hareket etmelisiniz. Etik kurallara uygun bir şekilde rekabet ederek, dürüstlükten ve adil rekabetten ödün vermeden başarı elde etmeye çalışmalısınız. Bu, sadece spor alanında değil, yaşamın her alanında önemli bir tutumdur.
Rakibinizin hileli veya haksız yollarla başarı elde etmesi durumlarında, uzun vadede sürdürülebilir ve gerçek anlamda tatmin sağlayan başarılar elde edilemez.
Son zamanlarda Türk futbolunda kaos hakim herkes haksızlığa uğradığını ve rakipleri ile haksız rekabete giriştiğini düşünüyor. En küçüğünden en büyüğüne hak arayışı içerisinde. Ankaragücü başkanı Faruk Koca’nın Hakem Halil Umut Meleri saha ortasında yumruklaması, İstanbulspor’un maçın ortasında sahadan çekilmesi ve son olarak Fenerbahçe’nin Trabzon’da yaşadıkları ve sonrası futbol faaliyetlerine ara vermeyi düşünmesi. Hepsi güvenlerin sarsılması etik kuralların dışına çıkılmasının bir ürünüdür. Ayrıca ‘Kazanmak için her yol mübahtır’ düşüncelerinin meyveleridir.
Herkes kazanmak ister bu bir rekabettir. Bu rekabet içerisinde oyunun adil oynanmasını sağlamak TFF’nin görevidir ve o da bu görevi maalesef yerine getiremiyor. Belki bunun için çabalıyordur ama dışardan bakıldığında bir TFF var mı o bile belli değil…
Sonuç olarak herkes ‘Kazanmak için her yol mübahtır’ felsefesini benimsemiş durumda ve her gün durum daha da kötüleşiyor.
Tüm bunların sonucunda malesef hiç bir kulübümüz sürdürülebilir ve kalıcı başarılar elde edemiyor…

Önceki İçerikKlose: Futbolu artık tanıyamıyorum
Sonraki İçerikFenerbahçe istişare toplantısında başkana destek, ligden çekilmeye ret çıktı

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz