Herkes biraz, Vitor çok mutlu!

Dünyadaki tüm antrenörlere bir sınav uygulayalım; sınavın tek sorusu şu: Bir rakibiniz var, oyuncuları teker teker terk ediyor. Rakibin hocası yok, antrenörü var. Hafta içi idman falan yapmadıkları gibi bir iki idmanımsıda da futbolcular birbirleriyle kavga ediyor. Şimdi rakip bu. Bu rakibe karşı çok iyi başlayan bir takımınız var. 11’de öne geçtiniz. Sonra 30’a kadar önde bastınız; presle boğdunuz, 2 net pozisyon ürettiniz ama olmadı. Sonra doğal olarak takımınız biraz geride beklemeye başladı. 42’de de bu rakip 10 kişi kaldı. 2. yarıya da en iyi oyuncusu çıkmadı. Antrenörü de iyice defansif 2 oyuncu soktu. Yani fark olmasından korktu. Şimdi böyle bir durumda ikinci 45’i nasıl oynarsınız? Eminim yüzde 95 cevap şu olur: Tempoyu artırır bir an önce 2’yi bulup rakibin direncini kırarım. Bunu yapacak fizik yeterliliğim yoksa da pas oyunu oynayarak sette eksik rakibi topun peşinden koşturup iyice yorarım, son 20’de de farkı artıracak pozisyonlara çalışırım.
* * *
Dünyadaki antrenörlerin yüzde 95’inin yapacağını Vitor Pereira yaptıramadı. 10 kişilik Trabzon’dan açıkça korktu. İlk 30 dakika içinde “Vaaay epey basıyor Fener” diye seyrettiğimiz takımı ikinci yarıda ara ki bulasın. Çünkü Vitor, “Aman ağzımızın tadı bozulmasın” tarzında bir adam. Skoru bulunca koruma içgüdüsü her şeyin üstünde. Diyelim tempo yapacak fizik yeterlilik yok, o zaman pas oyunu oynar, eksik rakibi bayıltırsınız. O da yok. Peki ne var; 2. yarıda sadece ve sadece 1 pozisyon var. Rakibe verilen 1 şut imkanı var; bir türlü kopmayan maçtan dolayı gerilen tribünler, oyuncular var.
İlk 30 dakika çok iyiye yakın oynayan, sonra kötü oynamayan ilk 45’i gayet güzel, kontrolü tamamen elinde tutan bir Fenerbahçe vardı. 2. yarıda ise tam anlamıyla bekleyen, hiçbir şey yapmayan, rakibin ümidini hep diri tutan bir Fenerbahçe vardı. Bu maçtan dolayı Vitor’un çok mutlu olacağına eminim.
Fenerli yöneticiler, oyuncular ve teknik ekibi; lider olunduğundan, 3 puandan memnundurlar. Stadın 3’te 1’ini boşta bırakan taraftar da yarı mutlu yarı mutsuzdurlar. Rahat ve güzel bir galibiyet almayı uman, eksik rakibe daha fazla gol atılmasını bekleyen taraftarlar yarı mutsuz, biraz mutludurlar. Sadi Tekelioğlu biraz mutludur. İki olmasaydı daha da mutlu olurdu. Salih Dursun çok mutludur. Futbolcu olduğundan değil, yıllardır Fener maçlarında olay çıkarma özelliğinden dolayı bu oyundan ekmek yiyebildiği için yine işini yaptığından mutludur. Fenerliler’in büyük çoğunluğu için ise kekremsi bir tat bırakan bir galibiyet oldu. Ama Vitor diyecektir ki; “3 puan aldık, lideriz. Daha ne istiyorsunuz?”
Haklı mı değil mi?
Siz karar verin.

TARAFTAR
Destekleri de iyiydi ama bana göre alkışı asıl hak eden davranış, sahaya pet şişe atan holiganı hep birlikte yuhalamalarıydı.

DİEGO RİBAS
Bu tip komplolardan nefret ederim, bir süredir de dikkat ediyorum ama artık dün iyiden iyiye şüphelerim arttı. Bir kez daha ortaya sorayım: Diego, RvP’ye pas atmıyor mu, bana mı öyle geliyor?

SERDAR ALİ ÇELİKLER- HT

Önceki İçerikSerkan Yetkin, Akşam Gazetesi’ndeki yazılarına yeniden başladı…
Sonraki İçerikTrabzonspor yazarı Haluk Ayyıldız’dan sürpriz destek geldi: Sadi hocanın süresini uzatın…

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz